Osmanlı Devleti'nde İstanbul Boğazı, Tuna Nehri, Azak gibi yerler ilk akla gelen balıkçılık merkezleri olmakla birlikte küçük göl, dere, çay gibi balık avlanabilen her yerden beslenme veya satış amacıyla istifade edilmiştir. Deniz, göl veya nehirlerde Osmanlı balık avcılarının (sayyad-ı mahi) en yaygın biçimde kullandıkları av araç-gereçleri, özellikle kıyı sularındaki balıkların avında kullanılan dalyan ve ığrıp ağı ile daha açıklarda kayıklardan bırakılan ağlar ve oltalar olmuştur. Balık avcıları da kullandıkları av araç-gerecine göre dalyancı, ığrıbcı vb. şeklinde adlandırılmaktaydı. Bu çalışmada Osmanlı sularındaki balıkçılık faaliyetleri av araç-gereçlerinin avlanma hakkı ve vergilendirme üzerindeki etkileri çerçevesinde incelenmektedir. Dalyan ve ığrıp ağlarıyla avlanılan yerler (voli) aynı zamanda özel bir tasarrufun söz konusu olduğu av alanlarını oluşturmaktaydı. Suların kıyı hattındaki av alanları olarak dalyan ve voliler Osmanlı Devleti'nde miri, mülk ve vakıf statüsündeydi. Bu statüler ise söz konusu av alanlarında mutasarrıflarına özel bir avlanma hakkı vermekteydi. Av alanları statülerinin Osmanlı Devleti'nin ticari amaçlı balık avından tahsil ettiği verginin miktarı üzerinde de etkisi vardı. Dalyan ve voliler balık avı vergisini içeren mali ünitelerin sınırlarının belirlenmesinde de rol oynamaktaydı. Çalışmamızda dalyan ve volilere tanınan tasarruf hakkı kapsamında Osmanlı Devleti'nin sularında balık avlama hakkını nasıl düzenlediği, bu sularda yabancıların avlanma hakkı, suların sınır oluşturduğu bölgelerde balık avıyla ilgili uygulamalar, balık avından alınan verginin miktarı ve tahsili konuları ele alınıyor. Kitapta son olarak balık satışı ele alınıyor ve sattıkları ürüne göre farklılaşan taze balıkçı esnafı ile tuzlu balıkçı esnafı hakkında bilgilere yer veriliyor. Şenay Özdemir Gümüş Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde öğretim üyesi.
Osmanlı Devleti'nde İstanbul Boğazı, Tuna Nehri, Azak gibi yerler ilk akla gelen balıkçılık merkezleri olmakla birlikte küçük göl, dere, çay gibi balık avlanabilen her yerden beslenme veya satış amacıyla istifade edilmiştir. Deniz, göl veya nehirlerde Osmanlı balık avcılarının (sayyad-ı mahi) en yaygın biçimde kullandıkları av araç-gereçleri, özellikle kıyı sularındaki balıkların avında kullanılan dalyan ve ığrıp ağı ile daha açıklarda kayıklardan bırakılan ağlar ve oltalar olmuştur. Balık avcıları da kullandıkları av araç-gerecine göre dalyancı, ığrıbcı vb. şeklinde adlandırılmaktaydı. Bu çalışmada Osmanlı sularındaki balıkçılık faaliyetleri av araç-gereçlerinin avlanma hakkı ve vergilendirme üzerindeki etkileri çerçevesinde incelenmektedir. Dalyan ve ığrıp ağlarıyla avlanılan yerler (voli) aynı zamanda özel bir tasarrufun söz konusu olduğu av alanlarını oluşturmaktaydı. Suların kıyı hattındaki av alanları olarak dalyan ve voliler Osmanlı Devleti'nde miri, mülk ve vakıf statüsündeydi. Bu statüler ise söz konusu av alanlarında mutasarrıflarına özel bir avlanma hakkı vermekteydi. Av alanları statülerinin Osmanlı Devleti'nin ticari amaçlı balık avından tahsil ettiği verginin miktarı üzerinde de etkisi vardı. Dalyan ve voliler balık avı vergisini içeren mali ünitelerin sınırlarının belirlenmesinde de rol oynamaktaydı. Çalışmamızda dalyan ve volilere tanınan tasarruf hakkı kapsamında Osmanlı Devleti'nin sularında balık avlama hakkını nasıl düzenlediği, bu sularda yabancıların avlanma hakkı, suların sınır oluşturduğu bölgelerde balık avıyla ilgili uygulamalar, balık avından alınan verginin miktarı ve tahsili konuları ele alınıyor. Kitapta son olarak balık satışı ele alınıyor ve sattıkları ürüne göre farklılaşan taze balıkçı esnafı ile tuzlu balıkçı esnafı hakkında bilgilere yer veriliyor. Şenay Özdemir Gümüş Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde öğretim üyesi.