“Sadrazam sustuğunda kimse ağzını açmadı. Salonu tedirgin bir sessizlik kapladı. Hiç konuşulmadan yaşanan felaket anları... Oradakiler bir gün bu sözlerin söyleneceğini biliyorlardı, ama her defasında ertelenmesine memnun oluyorlar, hayat öyle bir sorun yokmuş gibi sürüp gidiyordu. Yeni sadrazamın padişaha Hersek isyanını bastırma ve Hazineye para bulma sözü verdiğini duymayan yoktu. Tanzimatın büyük mimarı Reşit Paşa'nın, ‘Bizim Mahmut Nedim, cıvık sabuna benze; ne onunla el yıkanır, ne de çamaşıra gelir.' dediği adam işte yine yapıyordu cıvıklığını... Devletin iflası zamanlarına rast gelmişti. Alacaklılar başlarına üşüşeceklerdi. On binlerce tahvil sahibi ve koruyucuları, yabancı devletler, sefirleri, konsolosları, Galata bankerleri, tahvili sahibi nice insan lanetleyeceklerdi onları. Sokakta yürüyemeyeceklerdi. Kitaplara gireceklerdi. Torunlarına, onların torunlarına, kıyamete kadar küfürler izleyecekti kendilerini.”
Servet Taşdelen'in yeni romanı Osmanlı'da Bir Konsolit Hikâyesi, Abdülaziz dönemi Osmanlı ekonomisi, nazırların iktidar mücadelesi, farklı kademeden memurlar, Yüksek Kaldırım yosmaları, gayrimüslimler ve Galata bankerlerinin ilginç hikâyeleriyle farklı bir tablo çiziyor.
Eser, Mithat, Mahmut Nedim, Hüseyin Avni ve öteki paşaların karmaşık ilişkileri, ülkenin siyasi değişimleri, Valide Sultanın Harem yönetimi, iç isyanlar ve halkın bel bağladığı devlet tahvilleri ile imparatorluğun nasıl çöküşe gittiğini görmemizi sağlıyor.
Şeker Ahmet ve Şinasi'yle Türklerin bakış açısını, Galatasaray Sultanisi resim öğretmeni François Claud'la dönemin sanat eğilimlerini izliyor, Arete ve Avram'la arka sokakların görüntüsüne dalıyor, Beyoğlu ve Sultanahmet sokaklarından çıkıp keyifli hikâyelere sürükleniyoruz.
Osmanlı'da Bir Konsolit Hikâyesi'nde Meşrutiyetin sancılarına tanık olurken, Sultan Aziz ve Şehzade Murat'ın taht mücadelelerindeki perdeyi aralıyor ve farklı insan yaşamlarıyla dönemin Osmanlı'sının içine sızıyoruz.
“Sadrazam sustuğunda kimse ağzını açmadı. Salonu tedirgin bir sessizlik kapladı. Hiç konuşulmadan yaşanan felaket anları... Oradakiler bir gün bu sözlerin söyleneceğini biliyorlardı, ama her defasında ertelenmesine memnun oluyorlar, hayat öyle bir sorun yokmuş gibi sürüp gidiyordu. Yeni sadrazamın padişaha Hersek isyanını bastırma ve Hazineye para bulma sözü verdiğini duymayan yoktu. Tanzimatın büyük mimarı Reşit Paşa'nın, ‘Bizim Mahmut Nedim, cıvık sabuna benze; ne onunla el yıkanır, ne de çamaşıra gelir.' dediği adam işte yine yapıyordu cıvıklığını... Devletin iflası zamanlarına rast gelmişti. Alacaklılar başlarına üşüşeceklerdi. On binlerce tahvil sahibi ve koruyucuları, yabancı devletler, sefirleri, konsolosları, Galata bankerleri, tahvili sahibi nice insan lanetleyeceklerdi onları. Sokakta yürüyemeyeceklerdi. Kitaplara gireceklerdi. Torunlarına, onların torunlarına, kıyamete kadar küfürler izleyecekti kendilerini.”
Servet Taşdelen'in yeni romanı Osmanlı'da Bir Konsolit Hikâyesi, Abdülaziz dönemi Osmanlı ekonomisi, nazırların iktidar mücadelesi, farklı kademeden memurlar, Yüksek Kaldırım yosmaları, gayrimüslimler ve Galata bankerlerinin ilginç hikâyeleriyle farklı bir tablo çiziyor.
Eser, Mithat, Mahmut Nedim, Hüseyin Avni ve öteki paşaların karmaşık ilişkileri, ülkenin siyasi değişimleri, Valide Sultanın Harem yönetimi, iç isyanlar ve halkın bel bağladığı devlet tahvilleri ile imparatorluğun nasıl çöküşe gittiğini görmemizi sağlıyor.
Şeker Ahmet ve Şinasi'yle Türklerin bakış açısını, Galatasaray Sultanisi resim öğretmeni François Claud'la dönemin sanat eğilimlerini izliyor, Arete ve Avram'la arka sokakların görüntüsüne dalıyor, Beyoğlu ve Sultanahmet sokaklarından çıkıp keyifli hikâyelere sürükleniyoruz.
Osmanlı'da Bir Konsolit Hikâyesi'nde Meşrutiyetin sancılarına tanık olurken, Sultan Aziz ve Şehzade Murat'ın taht mücadelelerindeki perdeyi aralıyor ve farklı insan yaşamlarıyla dönemin Osmanlı'sının içine sızıyoruz.