Kristof Kolomb'dan bugüne Amerika'da ezilenlerin tarihi...)
Yoksulların çığlığı her zaman haklı değildir, ama ona kulak vermezseniz adaletin ne olduğunu hiçbir zaman bilemezsiniz!
ABD'nin tarihini anlatırken benim bakış açım değişik: Devletlerin hafızasını kendi hafızamız olarak kabullenmemeliyiz. Uluslar ortak çıkarlara sahip toplululuklar değildir ve hiçbir zaman da olmadılar. Bir ailenin tarihi olarak sunular herhangi bir ülkenin tarihi, fatihler ve fethedilenler, efendiler ve köleler, kapitalistler ve işçiler, egemen ırk ve egemen cins ile ezilenler arasında -bazen su yüzüne çıkan ama çoğunlukla bastırılan- şiddetli çıkar çatışmalalarını gizler. Ve böylesi bir çatışma dünyasında, bir kurbanlar ve cellatlar tarafında yer almamaktır.
Dolayısıyla tarih içindeki seçimimden veya vurgularımdan kaynaklanan bu kaçınılmaz yer alışımda ben Amerika'nın keşfini Arawakların bakış açısıyla anlatmayı tercih ediyorum; Anayasayı kölelerin bakış açısıyla, Andrew Jackson'ı Cherakeelerin açısından, Amerikan İç Savaşı'nı New York Irish'a göründüğü gibi, Meksika Savaşı'nı Scott'un ordusundan firar eden askerlere, sanayinin yükselişini Lowell tekstil atölyelerindeki genç kadınlara, İspanyol-Amerikan Savaşı'nı Kübalılara, Filipinler'in fethini Luzon'daki siyah askerlere, Yaldızlı Çağ'ı güneyli çiftçilere, Birinci Dünya Savaşı'nı sosyalistlere, İkinci Dünya Savaşı'nı pasifistlere, New Deal politikalarını Harlem'deki siyahlara, savaş sonrası Amerikan imparatorluğunu Latin Amerika'daki gündelikçilere göründüğü gibi anlatmayı tercih ediyorum...
-Howard Zinn-
Kristof Kolomb'dan bugüne Amerika'da ezilenlerin tarihi...)
Yoksulların çığlığı her zaman haklı değildir, ama ona kulak vermezseniz adaletin ne olduğunu hiçbir zaman bilemezsiniz!
ABD'nin tarihini anlatırken benim bakış açım değişik: Devletlerin hafızasını kendi hafızamız olarak kabullenmemeliyiz. Uluslar ortak çıkarlara sahip toplululuklar değildir ve hiçbir zaman da olmadılar. Bir ailenin tarihi olarak sunular herhangi bir ülkenin tarihi, fatihler ve fethedilenler, efendiler ve köleler, kapitalistler ve işçiler, egemen ırk ve egemen cins ile ezilenler arasında -bazen su yüzüne çıkan ama çoğunlukla bastırılan- şiddetli çıkar çatışmalalarını gizler. Ve böylesi bir çatışma dünyasında, bir kurbanlar ve cellatlar tarafında yer almamaktır.
Dolayısıyla tarih içindeki seçimimden veya vurgularımdan kaynaklanan bu kaçınılmaz yer alışımda ben Amerika'nın keşfini Arawakların bakış açısıyla anlatmayı tercih ediyorum; Anayasayı kölelerin bakış açısıyla, Andrew Jackson'ı Cherakeelerin açısından, Amerikan İç Savaşı'nı New York Irish'a göründüğü gibi, Meksika Savaşı'nı Scott'un ordusundan firar eden askerlere, sanayinin yükselişini Lowell tekstil atölyelerindeki genç kadınlara, İspanyol-Amerikan Savaşı'nı Kübalılara, Filipinler'in fethini Luzon'daki siyah askerlere, Yaldızlı Çağ'ı güneyli çiftçilere, Birinci Dünya Savaşı'nı sosyalistlere, İkinci Dünya Savaşı'nı pasifistlere, New Deal politikalarını Harlem'deki siyahlara, savaş sonrası Amerikan imparatorluğunu Latin Amerika'daki gündelikçilere göründüğü gibi anlatmayı tercih ediyorum...
-Howard Zinn-