Öteki benin haricindekidir. Ben eğer Türklük ise, Türk kimliğinin dışında kalan herkes devlet nezdinde öteki olarak algılanmıştır. Kürt dinamikleri açısından Ben eğer PKK ise, PKK'nin belirlediği siyasetin dışında kalan her Kürt ona göre öteki kabul edilmiştir.
Devlet Kürtleri ötekileştirmeden önce onları resmen yok saydı, tek kimliğe indirgedi. Kendine karşı risk olarak gördüğü Kürt kimliğinin asmilasyona uğratılarak mümkün olduğu kadar nötralize edip görünmez kıldı. PKK ise, bu asimilasyon sürecinde yok sayma eşiğindeki Kürtleri halk nezdinde bir yere taşıyarak yeni bir varlık kazandırdı.
Aslında devlet Kürtleri yok sayma yerine ötekileştirebilseydi, Kürtler çatışmaya gerek duymadan bir kimlik kazanabilirdi. Türk kimliği yaratılırken, öteki olan Kürtlerin de kimliği, bir çelişki gibi gözükse de, doğal süreç içinde gelişirdi. Böyle bir siyasi atmosfer yaratılmadığı için, Kürtler sorunun çözümünde şiddet metoduna başvurarak, gerginliğe dayalı yollara kaydı ve bir süre sonra da öteki konumunu ancak elde edebildi. Bu çatışma durumunda Kürtler ötekileştikçe Türkiye'deki kürt sorunu daha da bir berraklık kazandı. Dağlı Türkler giderek billurlaştı. Kart -Kurt tezlerinden vazgeçildi. Kürt realitesi telaffuz edildi, modeller tartışıldı, son olarak da devletin Kürtlere karşı hata yaptığı en yetkili ağızlardan ifade edildi. TTR 6 (TRT Şeş) Kürtçe yayına başladı ve Kürtlük kimliği şeref olarak tanımlandı. Bütün bu gelişmeler tam da öteki Kürtlerin varlığında cereyan etti Ancan Ahmet Türk'ün Meclis'te Kürtçe konuşması TRT 3 (TRT ÜÇ) de sansürlenip yayınlanmayınca, Kürtlerin öteki konumu yeniden tartışılmaya devam edildi.
Kürt sırunu ile ilgili düşünsel farklılıklar bir dönem daha sürecek gibi gözüküyor. Ancak çift yönlü bakış ile ele alınan elinizdeki kitap, Kürt sorunu ile birlikte Türkiye'deki Öteki Kürtleri anlatıyor ve içerden bir göz olardak da Öteki Kürtleri anlatıyor ve içerden bir göz olarak da Öteki Kürtlerin Ötekisi'ni de eleştirisel bir açıdan inceleyerek sizlerle paylaşıyor.
Öteki benin haricindekidir. Ben eğer Türklük ise, Türk kimliğinin dışında kalan herkes devlet nezdinde öteki olarak algılanmıştır. Kürt dinamikleri açısından Ben eğer PKK ise, PKK'nin belirlediği siyasetin dışında kalan her Kürt ona göre öteki kabul edilmiştir.
Devlet Kürtleri ötekileştirmeden önce onları resmen yok saydı, tek kimliğe indirgedi. Kendine karşı risk olarak gördüğü Kürt kimliğinin asmilasyona uğratılarak mümkün olduğu kadar nötralize edip görünmez kıldı. PKK ise, bu asimilasyon sürecinde yok sayma eşiğindeki Kürtleri halk nezdinde bir yere taşıyarak yeni bir varlık kazandırdı.
Aslında devlet Kürtleri yok sayma yerine ötekileştirebilseydi, Kürtler çatışmaya gerek duymadan bir kimlik kazanabilirdi. Türk kimliği yaratılırken, öteki olan Kürtlerin de kimliği, bir çelişki gibi gözükse de, doğal süreç içinde gelişirdi. Böyle bir siyasi atmosfer yaratılmadığı için, Kürtler sorunun çözümünde şiddet metoduna başvurarak, gerginliğe dayalı yollara kaydı ve bir süre sonra da öteki konumunu ancak elde edebildi. Bu çatışma durumunda Kürtler ötekileştikçe Türkiye'deki kürt sorunu daha da bir berraklık kazandı. Dağlı Türkler giderek billurlaştı. Kart -Kurt tezlerinden vazgeçildi. Kürt realitesi telaffuz edildi, modeller tartışıldı, son olarak da devletin Kürtlere karşı hata yaptığı en yetkili ağızlardan ifade edildi. TTR 6 (TRT Şeş) Kürtçe yayına başladı ve Kürtlük kimliği şeref olarak tanımlandı. Bütün bu gelişmeler tam da öteki Kürtlerin varlığında cereyan etti Ancan Ahmet Türk'ün Meclis'te Kürtçe konuşması TRT 3 (TRT ÜÇ) de sansürlenip yayınlanmayınca, Kürtlerin öteki konumu yeniden tartışılmaya devam edildi.
Kürt sırunu ile ilgili düşünsel farklılıklar bir dönem daha sürecek gibi gözüküyor. Ancak çift yönlü bakış ile ele alınan elinizdeki kitap, Kürt sorunu ile birlikte Türkiye'deki Öteki Kürtleri anlatıyor ve içerden bir göz olardak da Öteki Kürtleri anlatıyor ve içerden bir göz olarak da Öteki Kürtlerin Ötekisi'ni de eleştirisel bir açıdan inceleyerek sizlerle paylaşıyor.