Bu kitap, yarının Türkiye'sinin güvencesi olacak çocuklarımız düşünülerek yazıldı; çocuk kitabı değil, ama çocuğun önemini bilen yetişkinler için hazırlandı. Özellikle, Birinci Kitap'ta sözkonusu edilen "oyun" kavramı büyükleri çok yakından ilgilendirecek bir kavram. Çünkü "oyun" kültürün kaynağıdır; insanın mutlak özgürlüğüdür. Felsefe oyunla başlar; bu insan zekasının oyunudur. Buluşların kökeninde oyun vardır. Oyunla yaratıcılık birbirinden ayrılamayacak bir bütündür. Kısacası, oyun, anlamı ve toplumsal işlevi olan bir etkinlik biçimidir ve çeşitli toplumlardaki törelerin, anlayışların, sözlü gelenekteki kuralların kaynağı da oyundur. İkinci Kitap, Okul Tiyatrosu'nu konu etmektedir. Bu, bazı istisnalar dışında, hala yanlış bir eğitim anlayışından dolayı pek önem verilmeyen bir konudur. Yaş gruplarına ve çocukların yetişme evrelerindeki gereksinimlerine bakmadan, çocuğun özgürlüğünü elinden alma bahasına -yine bazı istisnalar dışında- öğretmenlerin kendilerini gösterme platformu olarak kullandıkları müsamerelerin ne kadar yanlış sonuçlar doğurabildiğini anlatan ve deneyimlerin sonucu elde edilen verilere göre, nasıl davranılması gerektiğini anlatan bir bölümdür. Üçüncü Kitap ise, son zamanlarda büyük kentlerde olumlu gelişmelere tanık olsak da, yurt bütününde olmayan bir konuyu, yani Çocuk Tiyatrosu'nu ele almaktadır. Yurt genelinde, pedagojinin olmadığı ortamlarda sırf para kazanma hırsıyla, ortaya çıkan korsan tiyatroların verdikleri geleceğe yönelik zarar gözönüne alınarak ülkemizdeki çocuk tiyatrosu tarihinin bir özeti yapıldıktan sonra bu konuda neler yapılması gerektiği üzerinde durulmaktadır.
Bu kitap, yarının Türkiye'sinin güvencesi olacak çocuklarımız düşünülerek yazıldı; çocuk kitabı değil, ama çocuğun önemini bilen yetişkinler için hazırlandı. Özellikle, Birinci Kitap'ta sözkonusu edilen "oyun" kavramı büyükleri çok yakından ilgilendirecek bir kavram. Çünkü "oyun" kültürün kaynağıdır; insanın mutlak özgürlüğüdür. Felsefe oyunla başlar; bu insan zekasının oyunudur. Buluşların kökeninde oyun vardır. Oyunla yaratıcılık birbirinden ayrılamayacak bir bütündür. Kısacası, oyun, anlamı ve toplumsal işlevi olan bir etkinlik biçimidir ve çeşitli toplumlardaki törelerin, anlayışların, sözlü gelenekteki kuralların kaynağı da oyundur. İkinci Kitap, Okul Tiyatrosu'nu konu etmektedir. Bu, bazı istisnalar dışında, hala yanlış bir eğitim anlayışından dolayı pek önem verilmeyen bir konudur. Yaş gruplarına ve çocukların yetişme evrelerindeki gereksinimlerine bakmadan, çocuğun özgürlüğünü elinden alma bahasına -yine bazı istisnalar dışında- öğretmenlerin kendilerini gösterme platformu olarak kullandıkları müsamerelerin ne kadar yanlış sonuçlar doğurabildiğini anlatan ve deneyimlerin sonucu elde edilen verilere göre, nasıl davranılması gerektiğini anlatan bir bölümdür. Üçüncü Kitap ise, son zamanlarda büyük kentlerde olumlu gelişmelere tanık olsak da, yurt bütününde olmayan bir konuyu, yani Çocuk Tiyatrosu'nu ele almaktadır. Yurt genelinde, pedagojinin olmadığı ortamlarda sırf para kazanma hırsıyla, ortaya çıkan korsan tiyatroların verdikleri geleceğe yönelik zarar gözönüne alınarak ülkemizdeki çocuk tiyatrosu tarihinin bir özeti yapıldıktan sonra bu konuda neler yapılması gerektiği üzerinde durulmaktadır.