Henry James'in Türkçeye ilk kez çevrilen bukısa romanı, iki genç insanın düşlerinin ve umutlarının peşinden sürüklenmelerini anlatırken, aynı zamanda Amerikan rüyasının da içyüzünü bizlere gösteriyor.
“Bu güngörmüş kadın, genç dostumuzu, büyük bir demokraside dahi bir yabancının ayırt etmektezorlanacağı, insanlar arasında seviye farkları olduğuna, sosyal yapının hassas bir şekilde ayrıştığına ikna etmişti örneğin. Dünyanın en büyük ülkesinde herkesin herkesi tanıdığını, monarşilerin ve sınıfların olduğu toplumların aksine, isteyenin istediği ile gönlü nasıl ister isterse, dostluk ettiğini mi zannediyordu yoksa?”
Henry James'in Türkçeye ilk kez çevrilen bukısa romanı, iki genç insanın düşlerinin ve umutlarının peşinden sürüklenmelerini anlatırken, aynı zamanda Amerikan rüyasının da içyüzünü bizlere gösteriyor.
“Bu güngörmüş kadın, genç dostumuzu, büyük bir demokraside dahi bir yabancının ayırt etmektezorlanacağı, insanlar arasında seviye farkları olduğuna, sosyal yapının hassas bir şekilde ayrıştığına ikna etmişti örneğin. Dünyanın en büyük ülkesinde herkesin herkesi tanıdığını, monarşilerin ve sınıfların olduğu toplumların aksine, isteyenin istediği ile gönlü nasıl ister isterse, dostluk ettiğini mi zannediyordu yoksa?”