Sevmek ne uzun kelimeydi. Gökyüzü kadar mavi, denizle gökyüzünün kesiştiği çizgi kadar sonsuzdu. Kimilerine ağır bir yük olarak gelirdi, kimse taşıyamazdı. Kimileri de sonsuza dek kıymetini bilirdi. Sevmek diyorum azizim; kıyafet gibi değildi, her insanın üzerinde güzel durmuyordu öyle. Giymek için önce yürek gerekiyordu.
Sevmek, 21. yy 'da yazılan en iyi romandı belki de. İçinde bencillik olmayan büyük mutluluklarla yoğurulurdu. Okudukça papatyalardı açar yapraklarında. Ya da papatyaların kokusu sinerdi yüreğine.
Ve bir Neşet Ertaş atasözü der ki:
Bizim oralarda “Seni Seviyorum” denmez. “Gurban olurum sana” denir.
Sevmek ne uzun kelimeydi. Gökyüzü kadar mavi, denizle gökyüzünün kesiştiği çizgi kadar sonsuzdu. Kimilerine ağır bir yük olarak gelirdi, kimse taşıyamazdı. Kimileri de sonsuza dek kıymetini bilirdi. Sevmek diyorum azizim; kıyafet gibi değildi, her insanın üzerinde güzel durmuyordu öyle. Giymek için önce yürek gerekiyordu.
Sevmek, 21. yy 'da yazılan en iyi romandı belki de. İçinde bencillik olmayan büyük mutluluklarla yoğurulurdu. Okudukça papatyalardı açar yapraklarında. Ya da papatyaların kokusu sinerdi yüreğine.
Ve bir Neşet Ertaş atasözü der ki:
Bizim oralarda “Seni Seviyorum” denmez. “Gurban olurum sana” denir.