“Parantez Yollar, Emine Çakır'ın Yüreğimin Bir / Yanı ve Taşevin Uzun Sabahı şiir yapıtlarından sonra çıkardığı ilk öykü kitabı. Kitap, kırk altı öyküden oluşuyor. Yazarın kısa cümlelerle ve rahat bir söyleyişle elde ettiği akıcı bir biçemi var. Sözcük dağarcığı geniş. Benzetmeleri ilginç. Diyaloglar karakterlerin karşılıklı ilişkisine bırakılmıyor. Daha çok anlatıcının marifetiyle okura ulaştırılıyor. Bu akışkan anlatımın içinde bir miktar da şiirsel tat bulunuyor. Şiirsellik kimi zaman dille sağlansa da daha çok duygu yoğunluğuyla elde ediliyor. Öykülerde kişisel anılardan izler var gibi ya da yazar, böyle bir izlenim vermek istiyor.
Hacim bakımından görece kısa olan öykülerde tutkular, arzular, sevgiler ve anılar aktarılıyor. Çoğunlukla olay örgüsü, aile ve çevresini içine alıyor. Bu yüzden figürler genellikle aile bireylerinden oluşuyor. Kimi zaman anlatıcı, klasik anlatılarda olduğu gibi durumlar hakkında yorum yapmaktan kendini alamıyor. Böylesi durumlarda yazarın okura ulaştırmak istediği bir ileti bulunuyor. Kişisel bir anlatıcı, anlattığı hikâyenin içinde yer alıyor. Özellikle geçmişe dönüldüğünde ise dönemin tanıklığını yapmak üzere ikinci bir aktarıcı daha kullanılıyor. Klasik, durgun girişlerden daha çok ani girişlerle öyküler başlıyor ve başkarakter açısından bir duygunun doyurulmasıyla sonlanıyor.”
“Parantez Yollar, Emine Çakır'ın Yüreğimin Bir / Yanı ve Taşevin Uzun Sabahı şiir yapıtlarından sonra çıkardığı ilk öykü kitabı. Kitap, kırk altı öyküden oluşuyor. Yazarın kısa cümlelerle ve rahat bir söyleyişle elde ettiği akıcı bir biçemi var. Sözcük dağarcığı geniş. Benzetmeleri ilginç. Diyaloglar karakterlerin karşılıklı ilişkisine bırakılmıyor. Daha çok anlatıcının marifetiyle okura ulaştırılıyor. Bu akışkan anlatımın içinde bir miktar da şiirsel tat bulunuyor. Şiirsellik kimi zaman dille sağlansa da daha çok duygu yoğunluğuyla elde ediliyor. Öykülerde kişisel anılardan izler var gibi ya da yazar, böyle bir izlenim vermek istiyor.
Hacim bakımından görece kısa olan öykülerde tutkular, arzular, sevgiler ve anılar aktarılıyor. Çoğunlukla olay örgüsü, aile ve çevresini içine alıyor. Bu yüzden figürler genellikle aile bireylerinden oluşuyor. Kimi zaman anlatıcı, klasik anlatılarda olduğu gibi durumlar hakkında yorum yapmaktan kendini alamıyor. Böylesi durumlarda yazarın okura ulaştırmak istediği bir ileti bulunuyor. Kişisel bir anlatıcı, anlattığı hikâyenin içinde yer alıyor. Özellikle geçmişe dönüldüğünde ise dönemin tanıklığını yapmak üzere ikinci bir aktarıcı daha kullanılıyor. Klasik, durgun girişlerden daha çok ani girişlerle öyküler başlıyor ve başkarakter açısından bir duygunun doyurulmasıyla sonlanıyor.”