Onu aramaktan korkmasaydım kimsesizlikten artık kabuk bağlayan şimdilerde acısını bile hissetmediğim çocukluğumda, şöyle demek isterdim:
Ağlama sevgilim sevgisizliğe, insanlar seni ne kadar sevmeze o kadar sev kendini ama en çok ruhun boğuldukça batan bu kayıp aşkınla tek ait olduğun kıyıya, ruhuma gelmeyi sev. Bak ben buradayım, gülmediğin kadar ve seni sevdiğim kadar buradayım.
O da şayet bana cevap vermek isteseydi eğer, şöyle derdi:
Aramaktan vazgeçilmeyen bir aşkın unutulmaya çalışılan bir sevgisizlikle buluşması ne kadar mümkünse seni bulmam da o kadar mümkün bu siyah şehirde, anla artık...
Onu aramaktan korkmasaydım kimsesizlikten artık kabuk bağlayan şimdilerde acısını bile hissetmediğim çocukluğumda, şöyle demek isterdim:
Ağlama sevgilim sevgisizliğe, insanlar seni ne kadar sevmeze o kadar sev kendini ama en çok ruhun boğuldukça batan bu kayıp aşkınla tek ait olduğun kıyıya, ruhuma gelmeyi sev. Bak ben buradayım, gülmediğin kadar ve seni sevdiğim kadar buradayım.
O da şayet bana cevap vermek isteseydi eğer, şöyle derdi:
Aramaktan vazgeçilmeyen bir aşkın unutulmaya çalışılan bir sevgisizlikle buluşması ne kadar mümkünse seni bulmam da o kadar mümkün bu siyah şehirde, anla artık...