Ali Murat İrat,Birgün'deki köşe yazılarından bildiğimiz üslubunu bu kitapta daha “derin” tartışmalarda devam ettiriyor; keskin ve muzip, kimi zaman meczup gibi dönüp duran aklını bir kez daha siyasi vicdanıyla buluşturuyor. İslam'ın Ortadoğu'daki yeni denklemde nasıl bir seyir izleyebileceğine odaklanırken, siyasal tartışmaların günübirlik ve tarihten beslenmeyen dayanaksız, kısır paslaşmalarına hapsolmuyor.
Peygamberden IŞİD'e,adı gibi uzun bir tarihsel ve politik sürecin, İslamiyet içindeki kırılmalarının ve sürekliliklerinin maddi okumasıdır.
İrat, bu kitapta, İslam'ı “şiddet-barış” gerilimiyle sınırlamak isteyen, kültür ve inanç alanına sıkıştıracağını düşünen yönelimler karşısında, İslam'ın geleceğini kestirebilmek için önce geçmişine uğruyor.
Özünde “İslam nedir?” sorusunun sırtına yüklediği ağırlığı hiç unutturmayan kitap, “İslam tarihi ve felsefesindeki ana ayrışmalara, modernizm karşısında İslam içinde beliren özgün tavırlara değiniyor. İslam'da “siyaset/politika”, “özgürlük”, “şeriat”, “devlet”, “otorite”, “kimlik”, “mezhep”, “zaman”, “modernleşme” kavramlarına çok farklı yollardan dolaşarak dikkatimizi çekiyor, tarihi tartışmaları güncel gelişmelere titizlikle ve şaşırtan yorumlarıyla bağlıyor.
Yazar, İslam'ın “temiz ve huzur dolu”, kıssalara atıfla beslenen tarih anlatılarından sürekli dışlanmak istenen IŞİD belasının belki de hiç farkına varılmadan yuvalanabileceği en küçük hücrelere kadar iz süren cesur adımlar atmakla yetinmiyor; bizi Türkiye ve Osmanlı içi İslam tartışmalarına “tarih”ten yaklaşmaya davet ediyor.
Ali Murat İrat,Birgün'deki köşe yazılarından bildiğimiz üslubunu bu kitapta daha “derin” tartışmalarda devam ettiriyor; keskin ve muzip, kimi zaman meczup gibi dönüp duran aklını bir kez daha siyasi vicdanıyla buluşturuyor. İslam'ın Ortadoğu'daki yeni denklemde nasıl bir seyir izleyebileceğine odaklanırken, siyasal tartışmaların günübirlik ve tarihten beslenmeyen dayanaksız, kısır paslaşmalarına hapsolmuyor.
Peygamberden IŞİD'e,adı gibi uzun bir tarihsel ve politik sürecin, İslamiyet içindeki kırılmalarının ve sürekliliklerinin maddi okumasıdır.
İrat, bu kitapta, İslam'ı “şiddet-barış” gerilimiyle sınırlamak isteyen, kültür ve inanç alanına sıkıştıracağını düşünen yönelimler karşısında, İslam'ın geleceğini kestirebilmek için önce geçmişine uğruyor.
Özünde “İslam nedir?” sorusunun sırtına yüklediği ağırlığı hiç unutturmayan kitap, “İslam tarihi ve felsefesindeki ana ayrışmalara, modernizm karşısında İslam içinde beliren özgün tavırlara değiniyor. İslam'da “siyaset/politika”, “özgürlük”, “şeriat”, “devlet”, “otorite”, “kimlik”, “mezhep”, “zaman”, “modernleşme” kavramlarına çok farklı yollardan dolaşarak dikkatimizi çekiyor, tarihi tartışmaları güncel gelişmelere titizlikle ve şaşırtan yorumlarıyla bağlıyor.
Yazar, İslam'ın “temiz ve huzur dolu”, kıssalara atıfla beslenen tarih anlatılarından sürekli dışlanmak istenen IŞİD belasının belki de hiç farkına varılmadan yuvalanabileceği en küçük hücrelere kadar iz süren cesur adımlar atmakla yetinmiyor; bizi Türkiye ve Osmanlı içi İslam tartışmalarına “tarih”ten yaklaşmaya davet ediyor.