Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...
Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Usta'nın lakabı da "Kiraz Usta" imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.
Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:
"Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur," dedi.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...
Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Usta'nın lakabı da "Kiraz Usta" imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.
Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:
"Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur," dedi.