“...Geppetto küçük, şirin bir evde yaşarmış. Çok fazla eşyası da yokmuş: çok eski bir sandalyesi, köhne bir yatağı ve yıkık dökük bir masası varmış. Kapının tam karşısında yer alan şöminenin ateşinde her zaman kaynayan ve odayı buharla dolduran bir çaydanlık olurmuş.Eve gelir gelmez Geppetto aletlerini almış ve kuklayı yapmaya başlamış.
‘'Ona ne isim versem?'' diye düşünmüş. ‘'Sanırım ona Pinokyo ismini koyacağım. Bu isim ona şans getirecek. Bir zamanlar Pinokyo adında bir aileyle tanışmıştım ve hepsi çok şanslı insanlardı.''
İsme karar verdikten sonra Geppetto kuklasının saçlarını, alnını ve gözlerini yapmaya koyulmuş. Gözlerinin hareket ettiğini ve dik dik ona baktığını fark edince çok şaşırmış...”
“...Geppetto küçük, şirin bir evde yaşarmış. Çok fazla eşyası da yokmuş: çok eski bir sandalyesi, köhne bir yatağı ve yıkık dökük bir masası varmış. Kapının tam karşısında yer alan şöminenin ateşinde her zaman kaynayan ve odayı buharla dolduran bir çaydanlık olurmuş.Eve gelir gelmez Geppetto aletlerini almış ve kuklayı yapmaya başlamış.
‘'Ona ne isim versem?'' diye düşünmüş. ‘'Sanırım ona Pinokyo ismini koyacağım. Bu isim ona şans getirecek. Bir zamanlar Pinokyo adında bir aileyle tanışmıştım ve hepsi çok şanslı insanlardı.''
İsme karar verdikten sonra Geppetto kuklasının saçlarını, alnını ve gözlerini yapmaya koyulmuş. Gözlerinin hareket ettiğini ve dik dik ona baktığını fark edince çok şaşırmış...”