Rapor PKK'yı medya ilişkileri içinde ele alırken esasında medyanın terörizmi besleyen düşünce ve eylem stratejilerinin tam da merkezinde bulunduğunu ortaya koymaktadır. Medya ve terör arasında birbirini var eden ve büyüten bağın çağdaş düzeyde en fazla belirginleştiği örgütlerin başında gelen PKK kurulduğu günden bu yana medyanın tüm başat uzantılarını organize bir şekilde kullanmaktadır. Böylece hem güdümlü insan ve finans kaynakları temin etmekte hem de ulusal ve uluslararası arenada meşruiyet zemini aramaktadır.
Medya bağlamının teröre karşı geliştirilen güvenlik politikalarından ayrı düşünülmemesi gerektiğini öneren raporun ilk bölümü PKK'yı kendi medya organları çerçevesinde incelemektedir. Nitekim gelenekselden dijital uzamlara dönüşen yüzüyle PKK medyası örgütün dayandığı ve dayattığı ideolojik kodları ve jargonu ele vermektedir. İkinci bölümde eylemleri, söylemleri ve mensuplarıyla örgütün uluslararası medya tarafından nasıl işlendiği eleştirel bir yaklaşımla tartışılmaktadır. Üçüncü bölümde ise bir kısım ulusal merkez ve sol medyanın PKK'yı olumlarken devleti terör karşısında tenkit eden haber dili masaya yatırılmaktadır.
Rapor içinde bulunduğumuz çatışma ortamının daha iyi okunmasına imkan sağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle PKK meselesini HDP, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ, TAK ve DHKP-C'den uzak görmemekte ve örgütün uzantılarıyla birlikte yürüttüğü infaz tavrı ve nefret söylemini medyadaki izleri üzerinden betimlemektedir. Kültür, sanat, sivil toplum ve akademi çevrelerinin duruşlarını da göz ardı etmeyen bu iz sürme teşebbüsü açılım projelerinden hendek siyasetine birçok esaslı başlığı dikkate almaktadır. Neticede medya yalnızca bilgilenme ve eğlenme aracı olmadığı gibi PKK da yalnızca PKK'dan ibaret değildir.
Rapor PKK'yı medya ilişkileri içinde ele alırken esasında medyanın terörizmi besleyen düşünce ve eylem stratejilerinin tam da merkezinde bulunduğunu ortaya koymaktadır. Medya ve terör arasında birbirini var eden ve büyüten bağın çağdaş düzeyde en fazla belirginleştiği örgütlerin başında gelen PKK kurulduğu günden bu yana medyanın tüm başat uzantılarını organize bir şekilde kullanmaktadır. Böylece hem güdümlü insan ve finans kaynakları temin etmekte hem de ulusal ve uluslararası arenada meşruiyet zemini aramaktadır.
Medya bağlamının teröre karşı geliştirilen güvenlik politikalarından ayrı düşünülmemesi gerektiğini öneren raporun ilk bölümü PKK'yı kendi medya organları çerçevesinde incelemektedir. Nitekim gelenekselden dijital uzamlara dönüşen yüzüyle PKK medyası örgütün dayandığı ve dayattığı ideolojik kodları ve jargonu ele vermektedir. İkinci bölümde eylemleri, söylemleri ve mensuplarıyla örgütün uluslararası medya tarafından nasıl işlendiği eleştirel bir yaklaşımla tartışılmaktadır. Üçüncü bölümde ise bir kısım ulusal merkez ve sol medyanın PKK'yı olumlarken devleti terör karşısında tenkit eden haber dili masaya yatırılmaktadır.
Rapor içinde bulunduğumuz çatışma ortamının daha iyi okunmasına imkan sağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle PKK meselesini HDP, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ, TAK ve DHKP-C'den uzak görmemekte ve örgütün uzantılarıyla birlikte yürüttüğü infaz tavrı ve nefret söylemini medyadaki izleri üzerinden betimlemektedir. Kültür, sanat, sivil toplum ve akademi çevrelerinin duruşlarını da göz ardı etmeyen bu iz sürme teşebbüsü açılım projelerinden hendek siyasetine birçok esaslı başlığı dikkate almaktadır. Neticede medya yalnızca bilgilenme ve eğlenme aracı olmadığı gibi PKK da yalnızca PKK'dan ibaret değildir.