Post Öykü İki Aylık Öykü Dergisi Sayı: 36 Eylül - Ekim 2020

Stok Kodu:
3995148893004
Boyut:
16.00x22.00
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%10 indirimli
14,00
12,60
3995148893004
702628
Post Öykü İki Aylık Öykü Dergisi Sayı: 36 Eylül - Ekim 2020
Post Öykü İki Aylık Öykü Dergisi Sayı: 36 Eylül - Ekim 2020
12.60

Tentürdiyot. Tıraşını bitirince elleriyle kalan sakal olup olmadığını yokladı. Yukarıda topladığı saçlarını omuzlarından aşağı bırakırken güzel olguğunu bilen kadınlara o memnuniyet dalgası dolaştı yüzünde. Pir-i Nakkal Cezayirli Üzeyir Efendi'nin rivayet ettiğine göre, Galata Kulesi'nin o zamanlar daha kısa ve enli olan korkuluk demirlerine, ta Firenk diyarından kalkıp dağ bayır do-laşarak tenezzüh eyleyen dini bütün bir baykuş tünemişti. Bu bir rüyaydı. Uyandığımda şakaklarımdan enseme doğru büyüyen bir ağrı vardı başımda. Çorum otogarında, baba mesleği deyip yirmi yıldır ayakkabı boyayan Cemil'in inanılmaz bir yeteneği vardı. Semire, Hüseyin dayı kapıya vurma'ı diye düşünüyor; sert ve uzun uzun. Şu kuşlar, çok dalgın yaratıklar, yoldan karşıdan karşıya geçerken hiç sağlarına sollarına bakmıyorlar. Önce Aziz Kiril'in, savaşlardan ve yağmalardan, selden ve yangından, paşaların haris kölelerinden ve prenslerin uyuşuk musahiplerinden, Macar tacından ve bey sarığından, haydutlardan ve voyvodalardan, köylülerden ve memurlardan arta kalan üç sayfillık el yazmasım yani Miroslav Müjtle'sini sonra da Akova eşrafmdan Musa oğlu Mehmet'in 15 Cemaziyülevvel ı441 tarihli mezar taşını çalmıştı. Dolgun etli bir kadın kafeye girdi. Yüzüm bilinmez bir atlas halini almış gibi. "Ben bir şey yapmadım." deyip duruyordu Adam. Babam alnını kaşıyarak kösteklisine bakıp duruyordu.

Tentürdiyot. Tıraşını bitirince elleriyle kalan sakal olup olmadığını yokladı. Yukarıda topladığı saçlarını omuzlarından aşağı bırakırken güzel olguğunu bilen kadınlara o memnuniyet dalgası dolaştı yüzünde. Pir-i Nakkal Cezayirli Üzeyir Efendi'nin rivayet ettiğine göre, Galata Kulesi'nin o zamanlar daha kısa ve enli olan korkuluk demirlerine, ta Firenk diyarından kalkıp dağ bayır do-laşarak tenezzüh eyleyen dini bütün bir baykuş tünemişti. Bu bir rüyaydı. Uyandığımda şakaklarımdan enseme doğru büyüyen bir ağrı vardı başımda. Çorum otogarında, baba mesleği deyip yirmi yıldır ayakkabı boyayan Cemil'in inanılmaz bir yeteneği vardı. Semire, Hüseyin dayı kapıya vurma'ı diye düşünüyor; sert ve uzun uzun. Şu kuşlar, çok dalgın yaratıklar, yoldan karşıdan karşıya geçerken hiç sağlarına sollarına bakmıyorlar. Önce Aziz Kiril'in, savaşlardan ve yağmalardan, selden ve yangından, paşaların haris kölelerinden ve prenslerin uyuşuk musahiplerinden, Macar tacından ve bey sarığından, haydutlardan ve voyvodalardan, köylülerden ve memurlardan arta kalan üç sayfillık el yazmasım yani Miroslav Müjtle'sini sonra da Akova eşrafmdan Musa oğlu Mehmet'in 15 Cemaziyülevvel ı441 tarihli mezar taşını çalmıştı. Dolgun etli bir kadın kafeye girdi. Yüzüm bilinmez bir atlas halini almış gibi. "Ben bir şey yapmadım." deyip duruyordu Adam. Babam alnını kaşıyarak kösteklisine bakıp duruyordu.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat