Brecht'in tartışmalar yaratan bu radikal yeniden-okunmasında Elizabeth Wright, onu müzedeki bir parçaya dönüştürme tehlikesi taşıyan alışılmış görüşe meydan okur. Brecht hala politik bağlılıkları ya da politik bağlılıktan yoksunluğu ile tiyatro uygulamalarındaki belirli dönemlerine uyum sağladığı düşünülen göz kamaştırıcı ve dik kafalı bir deha olarak anılır. Bu görüşün sonucunda Brecht'in daha sonraki yapıtları, önceki hantal ve daha az erişilebilir yapıtlarını gölgede bırakarak büyük beğeni kazanmıştır. Postmodern Brecht, bu ünlü oyun yazarına yeni bir bakış getirir ve bize bugüne kadar ulaşılamamış bir "Brechtiyen" okuma sağlayarak onun eserlerini günümüze uyarlar. Yazar, Brecht'in temel kuramlarını ve kavramlarını postyapısalcı kuram ışığında ayrıntılı olarak tartışır ve o zamanın Marksist eleştirmenlerine dayanarak Brecht'in konumu aracılığıyla estetik-politika tartışmasını yeniden değerlendirir. Brecht'in ilk eserlerinin de -onları postmodern bir tiyatroyla ilişkilendiren- yeniden-okumasını bizlere sunar. Bu arada gösterim tiyatrosunun tekniklerini kullanan Pina Bausch, Robert Wilson ve Heiner Müller'in yapıtlarının eleştirel bir çözümlemesini yapar. Onların, Brecht'in yanılsama ile gerçeklik arasında yaptığı ayrımı nasıl yapısızlaştırdığını göstererek diyalektik ilişkilerinin postmodern bağlamda anlaşılmasını sağlar.
Brecht'in tartışmalar yaratan bu radikal yeniden-okunmasında Elizabeth Wright, onu müzedeki bir parçaya dönüştürme tehlikesi taşıyan alışılmış görüşe meydan okur. Brecht hala politik bağlılıkları ya da politik bağlılıktan yoksunluğu ile tiyatro uygulamalarındaki belirli dönemlerine uyum sağladığı düşünülen göz kamaştırıcı ve dik kafalı bir deha olarak anılır. Bu görüşün sonucunda Brecht'in daha sonraki yapıtları, önceki hantal ve daha az erişilebilir yapıtlarını gölgede bırakarak büyük beğeni kazanmıştır. Postmodern Brecht, bu ünlü oyun yazarına yeni bir bakış getirir ve bize bugüne kadar ulaşılamamış bir "Brechtiyen" okuma sağlayarak onun eserlerini günümüze uyarlar. Yazar, Brecht'in temel kuramlarını ve kavramlarını postyapısalcı kuram ışığında ayrıntılı olarak tartışır ve o zamanın Marksist eleştirmenlerine dayanarak Brecht'in konumu aracılığıyla estetik-politika tartışmasını yeniden değerlendirir. Brecht'in ilk eserlerinin de -onları postmodern bir tiyatroyla ilişkilendiren- yeniden-okumasını bizlere sunar. Bu arada gösterim tiyatrosunun tekniklerini kullanan Pina Bausch, Robert Wilson ve Heiner Müller'in yapıtlarının eleştirel bir çözümlemesini yapar. Onların, Brecht'in yanılsama ile gerçeklik arasında yaptığı ayrımı nasıl yapısızlaştırdığını göstererek diyalektik ilişkilerinin postmodern bağlamda anlaşılmasını sağlar.