Deniz kenarında küçük ve güzel bir köyde büyümesine rağmen denizi sevmezdi. Niçini sorulduğunda, “Annem bizi her 21 Mart'ta yağmur soğuk demeden Boğsak Limanı'nda sırayla denize sokup çıkarır böylece yeni yıla güçlü gireceğimize inanırdı.” derdi.
Babasının sırtında bir ilkbahar sabahı köyden ilçeye inerken bir yılan görmüşler, babası onu sırtından indirdikten sonra emek zahmet yılanı öldürmeyi başarmıştı. Niçinini sorduğunda “Baharda gördüğün ilk yılanı öldüreceksin ki yıl bereketli geçecek.” cevabını almıştı.
Memleketinde arkadaşlarıyla sırtınkılıç (bukalemun) yakaladıklarında üstüne bir örtü atarlar, sonra örtüyü kaldırıp hayvanın aldığı renge göre yorum yaparlardı. Yeşili iyiye, siyahı kötüye yorarak…
Sonrasında halk bilimci oldu. Türklerde yılbaşını okudu, anasını anladı. Yer altı dünyasını okudu, babasını anladı. Fal kültürünü okudu,kendisini anladı. Halk bilimini, içinden gelen bir birey olarak özümsedi, yorumladı, anlattı. Toroslarda küçük bir fidan olarak yeşerdi, Türkistan coğrafyasına gölge salan ulu bir çınara dönüştü.
Arkadaşları, bildikleri ve öğrettiklerine teşekkür mahiyetinde yazılar kaleme aldı. Öğrencileri ve sevenleri türlü yazılarla onu anlattı. Ozanlar şiirlerle ses verdi. Ailesi, hatıralarla maziyi yad etti.
Arkadaşlarının, öğrencilerinin, sevenlerinin, ozanların ve ailesinin bir araya gelerek oluşturdukları bu kitap, tıpkı Ali Berat Alptekin gibi büyüdü, hacimlendi, bugünlerianlatan bir hatıra olarak yarınlara bırakıldı. Katkıda bulunanların yüzünde içten bir gülümsemeyle.
Gökten üç elma düştü; biri hocamızın, birisevdiklerinin, biriside sevenlerinin başına…
Deniz kenarında küçük ve güzel bir köyde büyümesine rağmen denizi sevmezdi. Niçini sorulduğunda, “Annem bizi her 21 Mart'ta yağmur soğuk demeden Boğsak Limanı'nda sırayla denize sokup çıkarır böylece yeni yıla güçlü gireceğimize inanırdı.” derdi.
Babasının sırtında bir ilkbahar sabahı köyden ilçeye inerken bir yılan görmüşler, babası onu sırtından indirdikten sonra emek zahmet yılanı öldürmeyi başarmıştı. Niçinini sorduğunda “Baharda gördüğün ilk yılanı öldüreceksin ki yıl bereketli geçecek.” cevabını almıştı.
Memleketinde arkadaşlarıyla sırtınkılıç (bukalemun) yakaladıklarında üstüne bir örtü atarlar, sonra örtüyü kaldırıp hayvanın aldığı renge göre yorum yaparlardı. Yeşili iyiye, siyahı kötüye yorarak…
Sonrasında halk bilimci oldu. Türklerde yılbaşını okudu, anasını anladı. Yer altı dünyasını okudu, babasını anladı. Fal kültürünü okudu,kendisini anladı. Halk bilimini, içinden gelen bir birey olarak özümsedi, yorumladı, anlattı. Toroslarda küçük bir fidan olarak yeşerdi, Türkistan coğrafyasına gölge salan ulu bir çınara dönüştü.
Arkadaşları, bildikleri ve öğrettiklerine teşekkür mahiyetinde yazılar kaleme aldı. Öğrencileri ve sevenleri türlü yazılarla onu anlattı. Ozanlar şiirlerle ses verdi. Ailesi, hatıralarla maziyi yad etti.
Arkadaşlarının, öğrencilerinin, sevenlerinin, ozanların ve ailesinin bir araya gelerek oluşturdukları bu kitap, tıpkı Ali Berat Alptekin gibi büyüdü, hacimlendi, bugünlerianlatan bir hatıra olarak yarınlara bırakıldı. Katkıda bulunanların yüzünde içten bir gülümsemeyle.
Gökten üç elma düştü; biri hocamızın, birisevdiklerinin, biriside sevenlerinin başına…