Marx'a göre nasıl metaların üretim ve yeniden-üretim döngüsü toplumu en temelinden biçimlendiriyorsa, Deleuze'e göre de Proust'un başyapıtının gösterdiği gibi insan ilişkileri göstergeler üzerinden okunabilir; Sevilen-kadın ve seven-erkek, kıskanan-erkek; biri göstergeler yayar, öteki bu göstergeleri yorumlar. Dolaşıma giren göstergelerin kökenleri nedir, bağımsız, en azından özerk olabilirler mi? İnsan ilişkileri ağını bu göstergeler üzerinden kurabilir miyiz? Göstergeleri türlerine, yayıldıkları ortama ve zaman boyutuna göre sınıflandırabilir miyiz? Deleuze'e göre Arayış, geleceğin yazarının deşifre etme sürecini ve nihai olarak da sosyete ve aşk göstergelerine aldırış etmemeyi öğrenerek, yalnızca sanat göstergelerinin bir tür tatmin duygusu verebildiği sonucuna vardığı gerçek bir arayış.
Deleuze de kendi adına kitabın ve metindeki göstergeler ağının izini sürerek sanatın kendisinin daha derin bir kavranışmı hedefliyor. Proust'un metin temelli ve okur-yönelimli bu eleştirisi Julia Kristeva'nın ifadesiyle "muhteşem bir okuma"dır.
Marx'a göre nasıl metaların üretim ve yeniden-üretim döngüsü toplumu en temelinden biçimlendiriyorsa, Deleuze'e göre de Proust'un başyapıtının gösterdiği gibi insan ilişkileri göstergeler üzerinden okunabilir; Sevilen-kadın ve seven-erkek, kıskanan-erkek; biri göstergeler yayar, öteki bu göstergeleri yorumlar. Dolaşıma giren göstergelerin kökenleri nedir, bağımsız, en azından özerk olabilirler mi? İnsan ilişkileri ağını bu göstergeler üzerinden kurabilir miyiz? Göstergeleri türlerine, yayıldıkları ortama ve zaman boyutuna göre sınıflandırabilir miyiz? Deleuze'e göre Arayış, geleceğin yazarının deşifre etme sürecini ve nihai olarak da sosyete ve aşk göstergelerine aldırış etmemeyi öğrenerek, yalnızca sanat göstergelerinin bir tür tatmin duygusu verebildiği sonucuna vardığı gerçek bir arayış.
Deleuze de kendi adına kitabın ve metindeki göstergeler ağının izini sürerek sanatın kendisinin daha derin bir kavranışmı hedefliyor. Proust'un metin temelli ve okur-yönelimli bu eleştirisi Julia Kristeva'nın ifadesiyle "muhteşem bir okuma"dır.