Öznel duygu ve sezgileri romanlarına aktarmadaki ustalığıyla tanınır Lawrence. Karakterleri düşünce ve fikirlerle değil bilinçdışı akışlar içinde sürekli dönüşüm geçirir. Yaşamın tüm canlılığı, zihinden değil bu yaratıcı akışların parıltılı izlerinden sürülür. İdeal ve fikirler adına değil, cinsellik akışları ve bilinçdışının derinlikleri adına konuşur o. Bu doğrultuda kaleme aldığı bu küçük kitap, psikanalize getirilen ilk eleştiridir. Freud'un “bilinçdışı” ve “ensest-güdü” mefhumlarına bir meydan okuma, bir alternatif çabasıdır. Lawrence'da bilinçdışı, yaşamdan kovulmuş bir gölge değil, her tekil varlığın analiz edilemez ve tanımlanamaz eşsiz doğasıdır. Tüm çabamız, kendi doğamızı tutkuyla gerçekleştirmek içindir. Bu kitap da, bu çabayı sürdürebileceğimiz bir yol açmaya çalışır sadece. Böyle bir yoldan ilerleyen Deleuze ve Guattari de, onun psikanalize tepkisini asla unutmamamızı telkin ederler. Zira psikanalizin, arzu üretimi olan cinselliği tamamen boğup onu, Doğa ve Üretimin muhteşem fabrikası yerine bir tiyatro haline, küçük kirli aile sırrı haline getirdiğini ilk sezen kişidir Lawrence.
Yirminci yüzyılın en etkili yazarlarından biri olan D. H. Lawrence romandan, şiire, denemeye, oyuna, eleştiri yazılarına kadar pek çok eser kaleme aldı. 1885'de madenci bir ailenin dördüncü çocuğu olarak İngiltere'de dünyaya gelen Lawrence, zorlu çocukluğunda modernleşmenin ve sanayileşmenin yıkıcı etkilerini bizzat yaşadı. Bu etkileri, birçok romanında otobiyografik nüveler olarak görmek mümkün. İngiltere'nin kırsal kesimlerindeki ailelerin yaşantısını tüm gerçekliğiyle aktardığından dolayı, ilk işçi-sınıfı roman yazarı olarak kabul edilir. Cinsellik, bilinçdışı, evlilik, eğitim gibi alanlardaki döneminin ötesinde sayılabilecek aykırı, eleştirel fikirleri yüzünden hayatı boyunca sansürler ve yasaklarla uğraşmak zorunda kaldı. Çocukluğunun mirası olan zayıf akciğerleri sebebiyle 1930'da tüberkülozdan vefat etti. Psikanaliz ve Bilinçdışı (1921) kitabının yazım süreci, Lawrence'ın en yaratıcı olduğu dönemine denk gelir. Aşık Kadınlar (1920; çev. Nihal Yeğinboğalı, Can yay.,2009), Kayıp Kız (1920; çev. Murat Belge, İletişim yay., 2012), Mr. Noon (1921-2), Aaron's Rod (1922), Kangaroo (1923) ve dahasını bu dönemde üretmiştir. Türkçeye çevrilmiş diğer başlıca eserleri arasında Oğullar ve Sevgililer (1913; çev. Tülin Nutku, Can yay., 2014), Gökkuşağı (1915; çev. Tülin Nutku, Can yay., 1990) ve Lady Chatterley'nin Aşığı, (1928; çev. Meram Arvas, Can yay., 2012) bulunur.
Öznel duygu ve sezgileri romanlarına aktarmadaki ustalığıyla tanınır Lawrence. Karakterleri düşünce ve fikirlerle değil bilinçdışı akışlar içinde sürekli dönüşüm geçirir. Yaşamın tüm canlılığı, zihinden değil bu yaratıcı akışların parıltılı izlerinden sürülür. İdeal ve fikirler adına değil, cinsellik akışları ve bilinçdışının derinlikleri adına konuşur o. Bu doğrultuda kaleme aldığı bu küçük kitap, psikanalize getirilen ilk eleştiridir. Freud'un “bilinçdışı” ve “ensest-güdü” mefhumlarına bir meydan okuma, bir alternatif çabasıdır. Lawrence'da bilinçdışı, yaşamdan kovulmuş bir gölge değil, her tekil varlığın analiz edilemez ve tanımlanamaz eşsiz doğasıdır. Tüm çabamız, kendi doğamızı tutkuyla gerçekleştirmek içindir. Bu kitap da, bu çabayı sürdürebileceğimiz bir yol açmaya çalışır sadece. Böyle bir yoldan ilerleyen Deleuze ve Guattari de, onun psikanalize tepkisini asla unutmamamızı telkin ederler. Zira psikanalizin, arzu üretimi olan cinselliği tamamen boğup onu, Doğa ve Üretimin muhteşem fabrikası yerine bir tiyatro haline, küçük kirli aile sırrı haline getirdiğini ilk sezen kişidir Lawrence.
Yirminci yüzyılın en etkili yazarlarından biri olan D. H. Lawrence romandan, şiire, denemeye, oyuna, eleştiri yazılarına kadar pek çok eser kaleme aldı. 1885'de madenci bir ailenin dördüncü çocuğu olarak İngiltere'de dünyaya gelen Lawrence, zorlu çocukluğunda modernleşmenin ve sanayileşmenin yıkıcı etkilerini bizzat yaşadı. Bu etkileri, birçok romanında otobiyografik nüveler olarak görmek mümkün. İngiltere'nin kırsal kesimlerindeki ailelerin yaşantısını tüm gerçekliğiyle aktardığından dolayı, ilk işçi-sınıfı roman yazarı olarak kabul edilir. Cinsellik, bilinçdışı, evlilik, eğitim gibi alanlardaki döneminin ötesinde sayılabilecek aykırı, eleştirel fikirleri yüzünden hayatı boyunca sansürler ve yasaklarla uğraşmak zorunda kaldı. Çocukluğunun mirası olan zayıf akciğerleri sebebiyle 1930'da tüberkülozdan vefat etti. Psikanaliz ve Bilinçdışı (1921) kitabının yazım süreci, Lawrence'ın en yaratıcı olduğu dönemine denk gelir. Aşık Kadınlar (1920; çev. Nihal Yeğinboğalı, Can yay.,2009), Kayıp Kız (1920; çev. Murat Belge, İletişim yay., 2012), Mr. Noon (1921-2), Aaron's Rod (1922), Kangaroo (1923) ve dahasını bu dönemde üretmiştir. Türkçeye çevrilmiş diğer başlıca eserleri arasında Oğullar ve Sevgililer (1913; çev. Tülin Nutku, Can yay., 2014), Gökkuşağı (1915; çev. Tülin Nutku, Can yay., 1990) ve Lady Chatterley'nin Aşığı, (1928; çev. Meram Arvas, Can yay., 2012) bulunur.