Hakk'a kul olmanın gerçekleşmesi manevî yolculuk (seyr ü sülûk) ile mümkündür. Manevî olgunluğa ermek için bazı prensiplere riayet etmek şarttır. Hiçbir şey kendiliğinden meydana gelmez. Okumadan alim, gezmeden seyyah olunmadığı gibi, mücadelesiz ve murakabesiz de sûfî olunmaz, tasavvuf yoluna girilmez. Tasavvuf, ahlaki ve ruhi bir tasfiye yolu, tarikatler ise tasfiye ocağıdır. Bu tezkiye işi, bedeni avrlığımızdan hareket ederek, Allah'a varan manevi bir yolculuğun sonunda kazanılan bir keyfiyettir. Bu yolculuk, sonu olan fani varlığın, belirli mucahede ve rizayatlar neticesinde, henüz yaşarken sonsuzluğa tırmanışı, eğreti kalıptan kurtularak fenadan bekaya geçişi ve kulun manevi makamlara yükselişidir. Bir mürşitten edeb ve tasavvuf öğrenmek mürid üzerine vacibtir. Mürşidi olmayan mürid, edebiyyen felah bulmaz. Bayezid Bistami (k.s)'nin: "Üstadı bulunmayanın imamı şeytandır" demiş olması bundandır.
Hakk'a kul olmanın gerçekleşmesi manevî yolculuk (seyr ü sülûk) ile mümkündür. Manevî olgunluğa ermek için bazı prensiplere riayet etmek şarttır. Hiçbir şey kendiliğinden meydana gelmez. Okumadan alim, gezmeden seyyah olunmadığı gibi, mücadelesiz ve murakabesiz de sûfî olunmaz, tasavvuf yoluna girilmez. Tasavvuf, ahlaki ve ruhi bir tasfiye yolu, tarikatler ise tasfiye ocağıdır. Bu tezkiye işi, bedeni avrlığımızdan hareket ederek, Allah'a varan manevi bir yolculuğun sonunda kazanılan bir keyfiyettir. Bu yolculuk, sonu olan fani varlığın, belirli mucahede ve rizayatlar neticesinde, henüz yaşarken sonsuzluğa tırmanışı, eğreti kalıptan kurtularak fenadan bekaya geçişi ve kulun manevi makamlara yükselişidir. Bir mürşitten edeb ve tasavvuf öğrenmek mürid üzerine vacibtir. Mürşidi olmayan mürid, edebiyyen felah bulmaz. Bayezid Bistami (k.s)'nin: "Üstadı bulunmayanın imamı şeytandır" demiş olması bundandır.