Son programlara nazaran “malumat-ı ahlakiye ve medeniye” dersleri mekâtib-i ibtidaiyeden mekâtib-i idâdiyenin son sınıflarına kadar bilcümle mekâtibin programlarına idhal edilmiştir. Gerek ahlakın kısm-ı nazarisini olsun; gerek malumat-ı mediniyenin şekl-i ibtidâisini olsun ibtidâi şakirdanın dimağına yerleştirmek biraz müşkil olduğundan –fikr-i kâsıranemce- talebeyi âtiyen bu dersleri hüsn-i kabul ve telakkiye hazırlamak için ibtidai mekteplerinde okutturulacak “malumat-ı ahlakiye ve medeniyenin” kıraat tarzında ve eğlenceli; vatan ve milletimize muvafık bir surette olması iktiza eder.
Binaenaleyh; bu esasa istinaden tertip edilmiş olan bu eserde muallimlerin en evvel nazar-ı dikkate almaları lazım gelen cihet derslerin nihayetindeki suallerdir. Her dersin sonunda bulunan sualler tahta başına çekilecek talebenin hemen kâffessine irad edilmeli ve münâkaşa-i şifahiye ile onların zihinlerini çelmeli ve imtihanda cevap vermeye mecbur tutulmamak şartıyla mümkün mertebe sualler bu suallere verilen cevaplar tavzih ve tevsi‘ olunmalıdır.
1912, Ali Seydi
Son programlara nazaran “malumat-ı ahlakiye ve medeniye” dersleri mekâtib-i ibtidaiyeden mekâtib-i idâdiyenin son sınıflarına kadar bilcümle mekâtibin programlarına idhal edilmiştir. Gerek ahlakın kısm-ı nazarisini olsun; gerek malumat-ı mediniyenin şekl-i ibtidâisini olsun ibtidâi şakirdanın dimağına yerleştirmek biraz müşkil olduğundan –fikr-i kâsıranemce- talebeyi âtiyen bu dersleri hüsn-i kabul ve telakkiye hazırlamak için ibtidai mekteplerinde okutturulacak “malumat-ı ahlakiye ve medeniyenin” kıraat tarzında ve eğlenceli; vatan ve milletimize muvafık bir surette olması iktiza eder.
Binaenaleyh; bu esasa istinaden tertip edilmiş olan bu eserde muallimlerin en evvel nazar-ı dikkate almaları lazım gelen cihet derslerin nihayetindeki suallerdir. Her dersin sonunda bulunan sualler tahta başına çekilecek talebenin hemen kâffessine irad edilmeli ve münâkaşa-i şifahiye ile onların zihinlerini çelmeli ve imtihanda cevap vermeye mecbur tutulmamak şartıyla mümkün mertebe sualler bu suallere verilen cevaplar tavzih ve tevsi‘ olunmalıdır.
1912, Ali Seydi