Rönesans sanatını sadece eserlerden anlayabilir miyiz?
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Yayınevi, Oxford Üniversitesi Yayınevi'nin dünyaca ünlü dizisi “Very Short Introductions”tan çıkan Rönesans Sanatı adlı kitabı Türkçeye kazandırdı. Sanat tarihçisi Geraldine A. Johnson'ın yazdığı, usta çevirmen Tuncay Birkan'ın Türkçeye çevirdiği kitap, İKÜ Yayınevi'nin “Çok Kısa Bir Başlangıç” dizisinin 8. kitabı olarak yayımlandı. Kitabın Türkçe baskısına özel bir önsöz yazan sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez, kitabın Rönesans döneminin arkaplanına dikkat çekerek o dönemin sanatını daha iyi kavramak ve değerlendirmek için bize önemli ipuçları sağladığını vurguluyor. Rönesans Sanatı Haziran 2020'de okurlarla buluşacak.
İKÜ Yayınevi, Oxford Üniversitesi Yayınevi'nin dünyaca ünlü “Very Short Introductions” dizisinden çıkan Rönesans Sanatı: Çok Kısa Bir Başlangıç adlı kitabı Türkçe olarak yayımladı. Rönesans ve Barok dönemlere ait sanat eserleri üzerine çalışmalarıyla tanınan sanat tarihçisi Geraldine A. Johnson'ın yazdığı kitap, Rönesans döneminde Avrupa'da yaşanan büyük değişimin sanatın üretimi, değerlendirilmesi ve insanlar tarafından algılanışına nasıl yansıdığını tartışıyor. Usta çevirmen Tuncay Birkan tarafından Türkçeye çevrilen bu kitap için sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez de bir önsöz kaleme aldı.
Rönesans dönemi sanatına nasıl bakıyoruz?
Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüz dünyasından dönüp Rönesans'a ve o dönemin sanatına baktığımızda ne görürüz? Peki ya o dönemin insanları yaşanan değişimi nasıl algılıyorlardı? Michelangelo, Leonardo da Vinci, Donatello, Titian, Jan van Eyck, Dürer, Raphael ya da Botticelli gibi sanatçılara; Davut, Mona Lisa veya Son Akşam Yemeği gibi eserlere verdiğimiz tepki o dönemdeki insanların tepkisinden ne kadar farklı olabilir? Rönesans sanatı bugün pek çoğumuzun belleğine “dâhi sanatçı” olarak kazınan kişiler ve “şaheser” olarak gördüğümüz yapıtlardan mı ibaret? Estetik üretimin himayesi, eserlerin çıkış noktaları, kim için ve niye yapıldıkları, nereye konuldukları gibi unsurlar Rönesans sanatını kavrayışımızı nasıl etkiler? Bir eseri yapanın veya yaptıranın kadın ya da erkek olması neyi, nasıl değiştirir? Rönesans erkekler kadar kadınlar için de, seçkinler kadar halk için de aynı şeyi mi ifade ediyordu? Johnson bu kitapta yukarıdakine benzer sorulara yanıt arıyor.
Rönesans sanatına tarihsel, toplumsal, ekonomik ve kültürel arkaplanından hareketle bakan yazar dönemin ünlü isim ve eserleri kadar Avrupa'nın farklı bölgelerinden daha az bilinen örnekleri de masaya yatırıyor, bunları birbirleriyle karşılaştırıyor. Dönemin eser, sanatçı, teknik veya üslup gibi yönlerinin yanı sıra Rönesans sanatının “gözden kaçan” yönlerini de dikkate alarak o zamanın gündelik nesnelerine neden ve nasıl sorularıyla yaklaşıyor.
Sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez kitabın Türkçe baskısına yazdığı önsözde bu arkaplana dikkat çekti ve şöyle dedi: “Johnson'un dokuz bölümden oluşan kitabının en önemli erdemi bizi o dönemin koşullarına, ‘sanatsal üretimin' hangi doğrultuda geliştiğine, sanatın nasıl algılandığına götürdükten sonra tüm bunların günümüzde nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair kapsayıcı bir çerçeve sunması.”
Rönesans sanatını sadece eserlerden anlayabilir miyiz?
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Yayınevi, Oxford Üniversitesi Yayınevi'nin dünyaca ünlü dizisi “Very Short Introductions”tan çıkan Rönesans Sanatı adlı kitabı Türkçeye kazandırdı. Sanat tarihçisi Geraldine A. Johnson'ın yazdığı, usta çevirmen Tuncay Birkan'ın Türkçeye çevirdiği kitap, İKÜ Yayınevi'nin “Çok Kısa Bir Başlangıç” dizisinin 8. kitabı olarak yayımlandı. Kitabın Türkçe baskısına özel bir önsöz yazan sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez, kitabın Rönesans döneminin arkaplanına dikkat çekerek o dönemin sanatını daha iyi kavramak ve değerlendirmek için bize önemli ipuçları sağladığını vurguluyor. Rönesans Sanatı Haziran 2020'de okurlarla buluşacak.
İKÜ Yayınevi, Oxford Üniversitesi Yayınevi'nin dünyaca ünlü “Very Short Introductions” dizisinden çıkan Rönesans Sanatı: Çok Kısa Bir Başlangıç adlı kitabı Türkçe olarak yayımladı. Rönesans ve Barok dönemlere ait sanat eserleri üzerine çalışmalarıyla tanınan sanat tarihçisi Geraldine A. Johnson'ın yazdığı kitap, Rönesans döneminde Avrupa'da yaşanan büyük değişimin sanatın üretimi, değerlendirilmesi ve insanlar tarafından algılanışına nasıl yansıdığını tartışıyor. Usta çevirmen Tuncay Birkan tarafından Türkçeye çevrilen bu kitap için sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez de bir önsöz kaleme aldı.
Rönesans dönemi sanatına nasıl bakıyoruz?
Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüz dünyasından dönüp Rönesans'a ve o dönemin sanatına baktığımızda ne görürüz? Peki ya o dönemin insanları yaşanan değişimi nasıl algılıyorlardı? Michelangelo, Leonardo da Vinci, Donatello, Titian, Jan van Eyck, Dürer, Raphael ya da Botticelli gibi sanatçılara; Davut, Mona Lisa veya Son Akşam Yemeği gibi eserlere verdiğimiz tepki o dönemdeki insanların tepkisinden ne kadar farklı olabilir? Rönesans sanatı bugün pek çoğumuzun belleğine “dâhi sanatçı” olarak kazınan kişiler ve “şaheser” olarak gördüğümüz yapıtlardan mı ibaret? Estetik üretimin himayesi, eserlerin çıkış noktaları, kim için ve niye yapıldıkları, nereye konuldukları gibi unsurlar Rönesans sanatını kavrayışımızı nasıl etkiler? Bir eseri yapanın veya yaptıranın kadın ya da erkek olması neyi, nasıl değiştirir? Rönesans erkekler kadar kadınlar için de, seçkinler kadar halk için de aynı şeyi mi ifade ediyordu? Johnson bu kitapta yukarıdakine benzer sorulara yanıt arıyor.
Rönesans sanatına tarihsel, toplumsal, ekonomik ve kültürel arkaplanından hareketle bakan yazar dönemin ünlü isim ve eserleri kadar Avrupa'nın farklı bölgelerinden daha az bilinen örnekleri de masaya yatırıyor, bunları birbirleriyle karşılaştırıyor. Dönemin eser, sanatçı, teknik veya üslup gibi yönlerinin yanı sıra Rönesans sanatının “gözden kaçan” yönlerini de dikkate alarak o zamanın gündelik nesnelerine neden ve nasıl sorularıyla yaklaşıyor.
Sanat tarihçisi ve küratör Dr. Necmi Sönmez kitabın Türkçe baskısına yazdığı önsözde bu arkaplana dikkat çekti ve şöyle dedi: “Johnson'un dokuz bölümden oluşan kitabının en önemli erdemi bizi o dönemin koşullarına, ‘sanatsal üretimin' hangi doğrultuda geliştiğine, sanatın nasıl algılandığına götürdükten sonra tüm bunların günümüzde nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair kapsayıcı bir çerçeve sunması.”