Çok az kitapta, dehşet, siyaset, din ve komedi bir arada harmanlanıp, aslında inandırıcı olması zor bir kurguyla, okuru bu denli irkilten bir şekilde verilebilir. Rosemary'nin Bebeği'nde Ira Levin bunulayıkıyla başarmakla kalmıyor, aynı zamanda okuru, şehirli bir korku klasiğiyle 1960'ların Amerika'sına götürüyor; ya da diğer bir deyişle, o dönemin dünyasını tüm ayrıntılarıyla okurun gözleri önüne seriyor. Kitabın önsözüne imza atan Chuck Palahniuk'un da vurguladığı gibi, "1967'den beri elinizde tuttuğunuz bu klasiğin yanına yaklaşabilen" başka bir kitap daha olmamıştır!
Çok az kitapta, dehşet, siyaset, din ve komedi bir arada harmanlanıp, aslında inandırıcı olması zor bir kurguyla, okuru bu denli irkilten bir şekilde verilebilir. Rosemary'nin Bebeği'nde Ira Levin bunulayıkıyla başarmakla kalmıyor, aynı zamanda okuru, şehirli bir korku klasiğiyle 1960'ların Amerika'sına götürüyor; ya da diğer bir deyişle, o dönemin dünyasını tüm ayrıntılarıyla okurun gözleri önüne seriyor. Kitabın önsözüne imza atan Chuck Palahniuk'un da vurguladığı gibi, "1967'den beri elinizde tuttuğunuz bu klasiğin yanına yaklaşabilen" başka bir kitap daha olmamıştır!