Demlerdir, ey rübab-ı hazinim, gunüdesin; yılgın bir ebkemiyyetin üstünde hürr sesin yıllarca dalgalandı; bu kasvetli mahbesin çatlak, sağır duvarları sayhanla inledi; binlerle kalb o sayha-i bidarı dinledi. Yıllarca susmadın, ve bağırdın derin derin. Zulmün gazub ayakları altında tellerin kopmak değil, çelik kesilirken, bugün niçin - bir oklarından ayrı düşen yay kadar - hazin, samit köşende tozlanıyorsun?.. Bu intizar bir vakfe-i sükun ise bitsin... Bela, hasar, udvan u vahşet, ateş-i gılzat, sümum-i veyl girdabı zehri, sarar-ı kahriyle çağlıyor; bak, ağlıyor vatan yine, bak, anne ağlıyor!
Demlerdir, ey rübab-ı hazinim, gunüdesin; yılgın bir ebkemiyyetin üstünde hürr sesin yıllarca dalgalandı; bu kasvetli mahbesin çatlak, sağır duvarları sayhanla inledi; binlerle kalb o sayha-i bidarı dinledi. Yıllarca susmadın, ve bağırdın derin derin. Zulmün gazub ayakları altında tellerin kopmak değil, çelik kesilirken, bugün niçin - bir oklarından ayrı düşen yay kadar - hazin, samit köşende tozlanıyorsun?.. Bu intizar bir vakfe-i sükun ise bitsin... Bela, hasar, udvan u vahşet, ateş-i gılzat, sümum-i veyl girdabı zehri, sarar-ı kahriyle çağlıyor; bak, ağlıyor vatan yine, bak, anne ağlıyor!