'Geçmişle Gelecek adlı kitabındaki denemeleri gözden geçirdiğimizde, onun şiire yaklaşımını buluruz. Birçok konuşmasında da bu konuya değinmiştir. Ona göre, "kullanılmaya elverişli bir eşya olma niteliğinden yoksun" olarak nitelediği şiir, soylu bir sanattır. Şiirin dili, "yaşamın dilinden başka bir dil"dir, ki buna "usdışı bir dil de diyebiliriz" demiştir. "Şiirin dilini öğrenmek anadilin içinde bir yabancı dil öğrenmek"tir. Bu nedenle şiiri herkes anlayamaz, şiir bu yüzden okuyucusu az bir sanat dalı sayılır. Jean Cocteau'nun şu sözlerini anarak konuya başka bir yaklaşımda da bulunmuştur: "Bir ozan ilkin okunamaz, sonra yalan yanlış okunur. Daha sonra yapıtlar arasına girer, soyyapıtlarınıysa okumak bir alışkanlıktır. Yalnız ilk günlerinden kalma birkaç gönüllü seveni vardır. Görüp göreceği de budur." Bu karamsar görüş, bir bakıma, onun için de gerçeği yansıtmaktadır. Şiirin yaşaması, varlığını sürdürmesi, kuşaktan kuşağa kalıtımının aktarılması bir avuç gönüllülerle olur.'
'Geçmişle Gelecek adlı kitabındaki denemeleri gözden geçirdiğimizde, onun şiire yaklaşımını buluruz. Birçok konuşmasında da bu konuya değinmiştir. Ona göre, "kullanılmaya elverişli bir eşya olma niteliğinden yoksun" olarak nitelediği şiir, soylu bir sanattır. Şiirin dili, "yaşamın dilinden başka bir dil"dir, ki buna "usdışı bir dil de diyebiliriz" demiştir. "Şiirin dilini öğrenmek anadilin içinde bir yabancı dil öğrenmek"tir. Bu nedenle şiiri herkes anlayamaz, şiir bu yüzden okuyucusu az bir sanat dalı sayılır. Jean Cocteau'nun şu sözlerini anarak konuya başka bir yaklaşımda da bulunmuştur: "Bir ozan ilkin okunamaz, sonra yalan yanlış okunur. Daha sonra yapıtlar arasına girer, soyyapıtlarınıysa okumak bir alışkanlıktır. Yalnız ilk günlerinden kalma birkaç gönüllü seveni vardır. Görüp göreceği de budur." Bu karamsar görüş, bir bakıma, onun için de gerçeği yansıtmaktadır. Şiirin yaşaması, varlığını sürdürmesi, kuşaktan kuşağa kalıtımının aktarılması bir avuç gönüllülerle olur.'