Yutkundu, "Bize bir seçenek sunmadılar," dedi içinden. "Neysek o olduk ve olduğumuz kişi gibi davrandığımız için de dışlandık, aşağılandık ve hatta yargılandık. Kalabalık ve güçlüydü karşımızdaki ordu. Sesimiz yetmedi onlara anlatmaya. Kanunlar değişebilir diyemedik, çünkü hiçbirimiz sistemi karşısına alacak kadar güçlü çıkmamıştı; oysa güçlü olmamak bizim seçimimiz değildi ama gaddar olmayı kesinlikle onlar seçmişti. Adaletsizlik tam karşımıza dikilmiş, kocamış sinsi bir ihtiyar gibi gülümsüyor müşfik, görünerek de aldatmayı başarıyordu birçoğumuzu. Ama ben oradaydım, görüyordum, sahteydi! Sistemin maskesini indirecek olsanız, katıksız kötülük akardı nursuz suratından. Heyhat, benim gibi görmesini beklemiştim bütün bir toplumun sonundaysa koca bir pişmanlık kaldı avuçlarımda. Umutsuzluğa kapılmıştım. Suyun üzerine çıkmaya çalışmıştım fakat diplerin karanlığına gömülmüş, boğuluyordum. Yedi milyar kırk altı milyon kişiydik burada, birlikte gömülmüş bir başımıza boğuluyorduk. Medeniyetin altın çağı dedikleri bir yüzyıldı yaşadığımız insanlık kavramının tamamıyla unutulduğu bir yüzyıl çürüyorduk."
Yutkundu, "Bize bir seçenek sunmadılar," dedi içinden. "Neysek o olduk ve olduğumuz kişi gibi davrandığımız için de dışlandık, aşağılandık ve hatta yargılandık. Kalabalık ve güçlüydü karşımızdaki ordu. Sesimiz yetmedi onlara anlatmaya. Kanunlar değişebilir diyemedik, çünkü hiçbirimiz sistemi karşısına alacak kadar güçlü çıkmamıştı; oysa güçlü olmamak bizim seçimimiz değildi ama gaddar olmayı kesinlikle onlar seçmişti. Adaletsizlik tam karşımıza dikilmiş, kocamış sinsi bir ihtiyar gibi gülümsüyor müşfik, görünerek de aldatmayı başarıyordu birçoğumuzu. Ama ben oradaydım, görüyordum, sahteydi! Sistemin maskesini indirecek olsanız, katıksız kötülük akardı nursuz suratından. Heyhat, benim gibi görmesini beklemiştim bütün bir toplumun sonundaysa koca bir pişmanlık kaldı avuçlarımda. Umutsuzluğa kapılmıştım. Suyun üzerine çıkmaya çalışmıştım fakat diplerin karanlığına gömülmüş, boğuluyordum. Yedi milyar kırk altı milyon kişiydik burada, birlikte gömülmüş bir başımıza boğuluyorduk. Medeniyetin altın çağı dedikleri bir yüzyıldı yaşadığımız insanlık kavramının tamamıyla unutulduğu bir yüzyıl çürüyorduk."