Evvel zaman içinde ihtiyar bir kral varmış. Hastalanmış: “Yattığım şu yatak her halde ölüm döşeği olacak” diye aklından geçirmiş.
“Bana sadık uşak Johannes'i getirtin!” demiş.
Sadık uşak Johannes, en sevdiği adamıymış. Kendisine ömrü boyunca sadık kaldığı için adı böyleymiş. Johannes yatağın yanına gelince, kral demiş ki:
“Ey sadık uşağım Johannes, sonumum yaklaştığını anlıyorum. Oğlumdan başka bir tasam yok. Kendini idare edemeyecek kadar yaşı küçük. Öğrenmesi gerekli her şeyi kendisine öğreteceğini ona bir baba gibi davranacağını bana söz vermezsen gözlerimi rahat kapayamayacağım.”
Bunun üzerine sadık Johannes cevap vermiş:
“Onu bırakıp gitmeyeceğim. Hayatım pahasına da olsa ona canla başla hizmet edeceğim!”
Evvel zaman içinde ihtiyar bir kral varmış. Hastalanmış: “Yattığım şu yatak her halde ölüm döşeği olacak” diye aklından geçirmiş.
“Bana sadık uşak Johannes'i getirtin!” demiş.
Sadık uşak Johannes, en sevdiği adamıymış. Kendisine ömrü boyunca sadık kaldığı için adı böyleymiş. Johannes yatağın yanına gelince, kral demiş ki:
“Ey sadık uşağım Johannes, sonumum yaklaştığını anlıyorum. Oğlumdan başka bir tasam yok. Kendini idare edemeyecek kadar yaşı küçük. Öğrenmesi gerekli her şeyi kendisine öğreteceğini ona bir baba gibi davranacağını bana söz vermezsen gözlerimi rahat kapayamayacağım.”
Bunun üzerine sadık Johannes cevap vermiş:
“Onu bırakıp gitmeyeceğim. Hayatım pahasına da olsa ona canla başla hizmet edeceğim!”