Şüphesiz Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen bütün sahih hadisler akideyi ilgilendirir. "Caddetu'l-Beyda Fi'l-Ahadîsi'l-Ciyad Min Kutubi's-Sunneti'l-Muda/Parlak Sünnet Kitaplarından Ceyyid Hadislerde Aydınlık Cadde" adını verdiğim bu çalışmada; din, iman, İslam, tevhid, sünnete ittiba gibi temel konulara ve kalp amellerine dâhil olan meselelerle ilgili itikadada dair sahih hadisleri topladım. Burada önemli bir hususa da değinmek gerekir.
Sonraki usul alimleri ve kelâmcılar haberi vahidin akidede delil olup olmadığı, mütevatir hadiste aranan tarik sayısı gibi konularda tartışma çıkarmışlar ve bu konuda çok şeyler söylemişlerdir. Kimisi haberi vahidlerin yani mütevatir haddine ulaşmayan hadislerin, mütevatir olan Kur'an'a arz edilmesi gibi tuhaf metotlar uydurmuşlardır. Yine akidevi mesele/ameli mesele şeklinde ayrımlar yaparak çeşitli bid'atlere sebebiyet vermişlerdir. Öncelikle bilinmesi gerekir ki, sahabe ve sonraki selef asırlarında böyle ayrımlar yoktu. Mesela Kur'an'ın mütevatir oluşunda ittifak vardır.
Fakat Kur'an ayetlerinin tespiti ve toplanması konusunda mü'minlerin emiri Ömer b. el-Hattâb radiyallahu anh, iki kişinin şahitliğiyle hareket etmiştir. Buna göre iki güvenilir tarikle gelen bütün hadislerin mütevatir sayılması gerekirdi. Fakat kelamcılar en az dörtten başlayarak değişik sayılarda şartlar koşmaya devam edegelmişlerdir! Üstelik sahabe, tabiin, tebau't-tabiin asırlarında hadisler için haberi vahid veya mütevatir şeklinde bir ayrım gözettiklerine dair hiçbir uygulama yoktur. Ancak haberin güvenilir bir yoldan gelip gelmediği araştırılmıştır.
Kısaca söylemek gerekirse, önemli olan; hadisin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den adaletine ve zabtına güvenilen raviler yoluyla gelip gelmediğidir. Bundan dolayı bu çalışmada hadis usulünde sahih veya hasen diye tabir edilen, sıhhat şartlarına haiz rivayetlerden derleme yoluyla akideye dair hadisler zikrettim.
Allah'tan bu çalışmayı sahih akidenin yaygınlaşmasında faydalı kılmasını dilerim.
-Ebu Muaz Seyfullah Seyfeddin el-Çubukabadi
Şüphesiz Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen bütün sahih hadisler akideyi ilgilendirir. "Caddetu'l-Beyda Fi'l-Ahadîsi'l-Ciyad Min Kutubi's-Sunneti'l-Muda/Parlak Sünnet Kitaplarından Ceyyid Hadislerde Aydınlık Cadde" adını verdiğim bu çalışmada; din, iman, İslam, tevhid, sünnete ittiba gibi temel konulara ve kalp amellerine dâhil olan meselelerle ilgili itikadada dair sahih hadisleri topladım. Burada önemli bir hususa da değinmek gerekir.
Sonraki usul alimleri ve kelâmcılar haberi vahidin akidede delil olup olmadığı, mütevatir hadiste aranan tarik sayısı gibi konularda tartışma çıkarmışlar ve bu konuda çok şeyler söylemişlerdir. Kimisi haberi vahidlerin yani mütevatir haddine ulaşmayan hadislerin, mütevatir olan Kur'an'a arz edilmesi gibi tuhaf metotlar uydurmuşlardır. Yine akidevi mesele/ameli mesele şeklinde ayrımlar yaparak çeşitli bid'atlere sebebiyet vermişlerdir. Öncelikle bilinmesi gerekir ki, sahabe ve sonraki selef asırlarında böyle ayrımlar yoktu. Mesela Kur'an'ın mütevatir oluşunda ittifak vardır.
Fakat Kur'an ayetlerinin tespiti ve toplanması konusunda mü'minlerin emiri Ömer b. el-Hattâb radiyallahu anh, iki kişinin şahitliğiyle hareket etmiştir. Buna göre iki güvenilir tarikle gelen bütün hadislerin mütevatir sayılması gerekirdi. Fakat kelamcılar en az dörtten başlayarak değişik sayılarda şartlar koşmaya devam edegelmişlerdir! Üstelik sahabe, tabiin, tebau't-tabiin asırlarında hadisler için haberi vahid veya mütevatir şeklinde bir ayrım gözettiklerine dair hiçbir uygulama yoktur. Ancak haberin güvenilir bir yoldan gelip gelmediği araştırılmıştır.
Kısaca söylemek gerekirse, önemli olan; hadisin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den adaletine ve zabtına güvenilen raviler yoluyla gelip gelmediğidir. Bundan dolayı bu çalışmada hadis usulünde sahih veya hasen diye tabir edilen, sıhhat şartlarına haiz rivayetlerden derleme yoluyla akideye dair hadisler zikrettim.
Allah'tan bu çalışmayı sahih akidenin yaygınlaşmasında faydalı kılmasını dilerim.
-Ebu Muaz Seyfullah Seyfeddin el-Çubukabadi