Son yarım asırdır, özellikle 20-30 yıldan beri Türk toplumunda büyük değişiklikler oldu. Örf ve âdetler unutuldu. Gençlik sahip olduğu idealizmi kaybetti. Fikirden giyim-kuşama, büyük bir boşluk içerisine ve kimlik bunalımına itildi.
Şiddet, toplumu âdeta esir aldı. Kap-kaç, hırsızlık, mala, cana ve namusa tecavüzler bir türlü önlenemiyor. İlköğretimden liseye şiddet, yaygın hâle geldi. Bu yüzden onlarca cinayet yürekleri dağladı.
Çalışıp kazanma yerini köşe dönücülüğe, rüşvet ve irtikaba, sevgi saygı yerini kin, nefret ve kabalığa terk etti. Zevk u sefa ön plana çıktı. Gençler arasında en bayağı ve süfli duygular aşk olarak telâkki edilmeye başlandı.
Toplumda eline fırsat geçen çalıyor. Yetim hakkı, helal-ı haram, ahlâk fâzilet unutuldu, gençlik büyük bir kimlik bunalımında” diye şikayet ediliyor. Vefa, sadece İstanbul'da bir semt olarak hatırlanıyor. Örgütlü suçlar artıyor. Sağlık başta olmak üzere pek çok konuda, yolsuzluklar bir türlü önlenemiyor. Kötü örnekler toplumda yaygın vaziyette. Gençler bundan etkileniyor. Bu yüzden insan, geleceğe güvenle bakamıyor.
Aileler parçalanmaya, sokak çocuklarının sayısı artmaya, ahlâkî yapı lif lif dağılmaya başladı. Medya gençleri şiddete iterken, diğer taraftan da onları milli ve manevi değerlerden uzaklaştırdı. Din ve genel kültür âdeta sıfırlandı. İstisnalar dikkate alındığında şimdi ortada, okumayan ve okuduğunu anlamayan bir gençlik var.
Lisan ve kılık-kıyafette yıllardır devam eden lâubâlilik ruhlara da sirayet etti. Maalesef bunlar, Türkiye'de okuma imkânı bulamayanlar arasında değil ülkenin en gözde üniversitelerinde okuyan gençlerimiz arasında görülüyor. Problem okumayan, okuyamayan insanımızdan değil, okuyanlarımızdan kaynaklanıyor. Her geçen gün eğitim ve öğretim seviyesi düşüyor. Bütün bunlar gösteriyor ki, eğitimimiz de büyük bir çıkmaz içerisinde.
Terzilere eskiden tamir için getirilen kotlar şimdi, orası-burası yırtılmak için getiriliyormuş. Geçenlerde ailesinin hâli vakti yerinde, İstanbul'un tanınmış üniversitelerinin birisinde okuyan bir gencin üzerine dökülmekte olan eski-püskü kot pantolonu görünce kendisine, "Yarın Yenicami önünde buluşalım da sana bir mendil açıp toplanan parayla bir pantolon alalım" diye takıldığımda, aldığım cevap, "şimdi bunlar çok moda" olmuştu.
Günümüzde gelişmiş Batı toplumları, 50-60 yıl önce sigaraya karşı başlattıkları mücadelede başarılı olurken, Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelere de ve geri kalmış ülkelerde sigara daha yaygın duruma getirildi. İçki ve uyuşturucu konusunda da durum aynı. Zararlı alışkanlıklarda hedef Türk toplumu ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizdir.
Ailelerin bilinçsizliği yetkililerin ilgisizliği ve zamanında yeterli tedbir almaması, durumu daha da vahim hâle getiriyor. Şimdi vicdan sahibi ve aklı başında insanlarımız haklı olarak bir birine soruyor; "Gençlik nereye gidiyor?"
İşte elimizdeki kitapta büyük bir vukufiyet, akıcı ve değişik bir uslupla şikayet edilen bütün bu konular ve gençlik meseleleri ele alınıyor. Gelinen nokta bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor. İnsanın yaradılışı gayesi hatırlatılıyor. Bağımlılık yapan maddelerin zararlı, sahte hayatın aldatmacaları bir bir dile getiriliyor. Gençler, aileler ve yetkililer uyarılıyor.
Toplum ve özellikle gençlerimiz için faydalı olacağına inandığım bu güzel eserden dolayı eğitimci ve yazar kardeşimiz Zarife Köksal Taşova'yı candan kutluyor ve daha böyle nice eserlere diyorum.
- Av. M. Ali Uz
Son yarım asırdır, özellikle 20-30 yıldan beri Türk toplumunda büyük değişiklikler oldu. Örf ve âdetler unutuldu. Gençlik sahip olduğu idealizmi kaybetti. Fikirden giyim-kuşama, büyük bir boşluk içerisine ve kimlik bunalımına itildi.
Şiddet, toplumu âdeta esir aldı. Kap-kaç, hırsızlık, mala, cana ve namusa tecavüzler bir türlü önlenemiyor. İlköğretimden liseye şiddet, yaygın hâle geldi. Bu yüzden onlarca cinayet yürekleri dağladı.
Çalışıp kazanma yerini köşe dönücülüğe, rüşvet ve irtikaba, sevgi saygı yerini kin, nefret ve kabalığa terk etti. Zevk u sefa ön plana çıktı. Gençler arasında en bayağı ve süfli duygular aşk olarak telâkki edilmeye başlandı.
Toplumda eline fırsat geçen çalıyor. Yetim hakkı, helal-ı haram, ahlâk fâzilet unutuldu, gençlik büyük bir kimlik bunalımında” diye şikayet ediliyor. Vefa, sadece İstanbul'da bir semt olarak hatırlanıyor. Örgütlü suçlar artıyor. Sağlık başta olmak üzere pek çok konuda, yolsuzluklar bir türlü önlenemiyor. Kötü örnekler toplumda yaygın vaziyette. Gençler bundan etkileniyor. Bu yüzden insan, geleceğe güvenle bakamıyor.
Aileler parçalanmaya, sokak çocuklarının sayısı artmaya, ahlâkî yapı lif lif dağılmaya başladı. Medya gençleri şiddete iterken, diğer taraftan da onları milli ve manevi değerlerden uzaklaştırdı. Din ve genel kültür âdeta sıfırlandı. İstisnalar dikkate alındığında şimdi ortada, okumayan ve okuduğunu anlamayan bir gençlik var.
Lisan ve kılık-kıyafette yıllardır devam eden lâubâlilik ruhlara da sirayet etti. Maalesef bunlar, Türkiye'de okuma imkânı bulamayanlar arasında değil ülkenin en gözde üniversitelerinde okuyan gençlerimiz arasında görülüyor. Problem okumayan, okuyamayan insanımızdan değil, okuyanlarımızdan kaynaklanıyor. Her geçen gün eğitim ve öğretim seviyesi düşüyor. Bütün bunlar gösteriyor ki, eğitimimiz de büyük bir çıkmaz içerisinde.
Terzilere eskiden tamir için getirilen kotlar şimdi, orası-burası yırtılmak için getiriliyormuş. Geçenlerde ailesinin hâli vakti yerinde, İstanbul'un tanınmış üniversitelerinin birisinde okuyan bir gencin üzerine dökülmekte olan eski-püskü kot pantolonu görünce kendisine, "Yarın Yenicami önünde buluşalım da sana bir mendil açıp toplanan parayla bir pantolon alalım" diye takıldığımda, aldığım cevap, "şimdi bunlar çok moda" olmuştu.
Günümüzde gelişmiş Batı toplumları, 50-60 yıl önce sigaraya karşı başlattıkları mücadelede başarılı olurken, Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelere de ve geri kalmış ülkelerde sigara daha yaygın duruma getirildi. İçki ve uyuşturucu konusunda da durum aynı. Zararlı alışkanlıklarda hedef Türk toplumu ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizdir.
Ailelerin bilinçsizliği yetkililerin ilgisizliği ve zamanında yeterli tedbir almaması, durumu daha da vahim hâle getiriyor. Şimdi vicdan sahibi ve aklı başında insanlarımız haklı olarak bir birine soruyor; "Gençlik nereye gidiyor?"
İşte elimizdeki kitapta büyük bir vukufiyet, akıcı ve değişik bir uslupla şikayet edilen bütün bu konular ve gençlik meseleleri ele alınıyor. Gelinen nokta bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor. İnsanın yaradılışı gayesi hatırlatılıyor. Bağımlılık yapan maddelerin zararlı, sahte hayatın aldatmacaları bir bir dile getiriliyor. Gençler, aileler ve yetkililer uyarılıyor.
Toplum ve özellikle gençlerimiz için faydalı olacağına inandığım bu güzel eserden dolayı eğitimci ve yazar kardeşimiz Zarife Köksal Taşova'yı candan kutluyor ve daha böyle nice eserlere diyorum.
- Av. M. Ali Uz