2012 yılı bana göre güzel geçti; ama olmaması gereken şeyler de oldu. Kayıplar vardı yine yüreğimizi burkan. Nitelikli kitaplar çıktı okurun içini ferahlatan. Tartışmalar, genelde sen benim canımı acıttın, ben de seni acıtırım anlayışında oldu. Gereksiz yere olmaması gerekenler belki de buydu. Şiirimizde bir yere onca senedir gelemeyenler kalkıp kendilerini anlatmaya çalıştılar. Açıklama yapmak lüzumu gördüler mesela. Coşku, içimizdeki müzik tükendi biraz. Yani edebiyatımız müziksiz idare edilmeye çalışılıyor. Nasıl olacaksa artık? Hayatında müziğin olmadığı bir insanın hayatı nasıl dışarısındaki dünyanın uğultularıyla, gürültüleriyle geçerse, müziğinden kaybeden edebiyat da aynen öyle bir gürültüye, uğultuya teslim olur. Bizim bugün edebiyatımızdaki belki de en temel sorun işte bu. Yazarlarımızın, şairlerimizin dünyalarındaki gürültü, uğultu yazdıklarına yansıyor. Tutarlı bir şekilde müziğini icra edenlerin varlığı apaçık duyulsa da etrafın gürültüsü, çekilir gibi değil. Yalnızlığımıza yalnızlıklar ekliyoruz ve arıyoruz çünkü hiç kimse doğru düzgün birbirini takip etmiyor. Ve çoklarımız, kalabalığın içinde yalnız olduklarında da bir iç ezgiyle hareket ediyor.
2012 yılı bana göre güzel geçti; ama olmaması gereken şeyler de oldu. Kayıplar vardı yine yüreğimizi burkan. Nitelikli kitaplar çıktı okurun içini ferahlatan. Tartışmalar, genelde sen benim canımı acıttın, ben de seni acıtırım anlayışında oldu. Gereksiz yere olmaması gerekenler belki de buydu. Şiirimizde bir yere onca senedir gelemeyenler kalkıp kendilerini anlatmaya çalıştılar. Açıklama yapmak lüzumu gördüler mesela. Coşku, içimizdeki müzik tükendi biraz. Yani edebiyatımız müziksiz idare edilmeye çalışılıyor. Nasıl olacaksa artık? Hayatında müziğin olmadığı bir insanın hayatı nasıl dışarısındaki dünyanın uğultularıyla, gürültüleriyle geçerse, müziğinden kaybeden edebiyat da aynen öyle bir gürültüye, uğultuya teslim olur. Bizim bugün edebiyatımızdaki belki de en temel sorun işte bu. Yazarlarımızın, şairlerimizin dünyalarındaki gürültü, uğultu yazdıklarına yansıyor. Tutarlı bir şekilde müziğini icra edenlerin varlığı apaçık duyulsa da etrafın gürültüsü, çekilir gibi değil. Yalnızlığımıza yalnızlıklar ekliyoruz ve arıyoruz çünkü hiç kimse doğru düzgün birbirini takip etmiyor. Ve çoklarımız, kalabalığın içinde yalnız olduklarında da bir iç ezgiyle hareket ediyor.