Hayati Baki, Sinop'un bir köyünde doğayla kardeş olmakla; ağaç yetiştirip Voltaire gibi bahçeyi sulamakla, çok sevdiği hayvanları koruma uğraşı içinde kalmakla yetinmiyor; ''kronik bir umutsu'' olarak bile ''ölümün büyük bie haksızlık'' olduğuna inanıyor; bunu yenmek içinde şiirler, şiir üzerine yazılar yazmayı; bunları kitaplaştırmayı sürdürüyor.
Şair ve Hakikat, Beşir Fuad'dan Rene Char'a, Nekrasov'a; Tevfik Fikret'ten Sylvia Plath'a Paul Celan'a; Behçet Necatigil'den Rilke'ye, Octavio Paz'a; Oktay Rıfat'tan İngeborg Bachmann'a, Brecht'e; Cesare Pavese'ye, Melih Cevdet'e, Cahit Sıtkı'ya; Ceyhun Atuf Kansu'dan Aragon'a, Çolpan'a ulaşan denemeler çerçevesinde Türk ve Dünya şiirini / edebiyatını ''nihilist bir bilinçle'' mercek altına alıyor; doğayı, sığınağı ve barınağı olarak gören şair, şiire değgin düşünceyi usla, sezgiyle, algıyla, zihinle besliyor.
Hayati Baki, Sinop'un bir köyünde doğayla kardeş olmakla; ağaç yetiştirip Voltaire gibi bahçeyi sulamakla, çok sevdiği hayvanları koruma uğraşı içinde kalmakla yetinmiyor; ''kronik bir umutsu'' olarak bile ''ölümün büyük bie haksızlık'' olduğuna inanıyor; bunu yenmek içinde şiirler, şiir üzerine yazılar yazmayı; bunları kitaplaştırmayı sürdürüyor.
Şair ve Hakikat, Beşir Fuad'dan Rene Char'a, Nekrasov'a; Tevfik Fikret'ten Sylvia Plath'a Paul Celan'a; Behçet Necatigil'den Rilke'ye, Octavio Paz'a; Oktay Rıfat'tan İngeborg Bachmann'a, Brecht'e; Cesare Pavese'ye, Melih Cevdet'e, Cahit Sıtkı'ya; Ceyhun Atuf Kansu'dan Aragon'a, Çolpan'a ulaşan denemeler çerçevesinde Türk ve Dünya şiirini / edebiyatını ''nihilist bir bilinçle'' mercek altına alıyor; doğayı, sığınağı ve barınağı olarak gören şair, şiire değgin düşünceyi usla, sezgiyle, algıyla, zihinle besliyor.