Ayla ÇınaroğluSalıver Uçsunadlı öykü kitabında modern öyküylehikâye anlatıcılığını harmanlıyor. Gerçekle fantastiğin iç içe geçtiği öyküler, sanatın kurmaca yanına, bakışın görmenin yorumu oluşuna, gerçeğin bir görme biçimine dönüşmesine işaret ediyor. Çünkü öykülerin üstünde bir masal kuşu geziniyor. Gerçeği hayalle buluşturan, aklına güvenmeyen, baktığı her şeyi büyüten, ölüyü görüp diriyi yok sayan öykü kişileri salıveriyor içindeki o kuşu.
Resme öylesine baktım. Ne anlatmak istiyordu ki babam? “Bak,” dedi, “iyi bak. Bu bir resim, bir sanat yapıtı. Ne güzel değil mi? Ama buradaki karpuzu alıp yiyemezsin, üzümü, incirleri de öyle. Bıçağı alıp karpuzu kesemezsin. Çünkü hiçbiri gerçek değil.”
Ayla ÇınaroğluSalıver Uçsunadlı öykü kitabında modern öyküylehikâye anlatıcılığını harmanlıyor. Gerçekle fantastiğin iç içe geçtiği öyküler, sanatın kurmaca yanına, bakışın görmenin yorumu oluşuna, gerçeğin bir görme biçimine dönüşmesine işaret ediyor. Çünkü öykülerin üstünde bir masal kuşu geziniyor. Gerçeği hayalle buluşturan, aklına güvenmeyen, baktığı her şeyi büyüten, ölüyü görüp diriyi yok sayan öykü kişileri salıveriyor içindeki o kuşu.
Resme öylesine baktım. Ne anlatmak istiyordu ki babam? “Bak,” dedi, “iyi bak. Bu bir resim, bir sanat yapıtı. Ne güzel değil mi? Ama buradaki karpuzu alıp yiyemezsin, üzümü, incirleri de öyle. Bıçağı alıp karpuzu kesemezsin. Çünkü hiçbiri gerçek değil.”