“Yapılan bir işin, ortaya konan bir ürünün yada bir hareketin benzerini yapmak” anlamına gelen nazire, edebî bir kavram olarak kabaca “bir esere benzer başka bir eser vücuda getirmek” şeklinde tanımlanabilir.
Nazirecilik Türk şiirinin en köklü ve en yaygın geleneklerinden biridir. Gelenek, Divan şiirinin varlığını sürdürdüğü bütün asırlar boyunca önem ve tesirinden bir şey kaybetmeden devam etmiştir. Öyle ki, eski şiirin tamamen ortadan kalktığı Cumhuriyet devrinde dahi nazirecilik geleneğinin etkileri görülmektedir. Bununla birlikte bizde nazire ve nazirecilik geleneği üzerine yapılan çalışmalar konunun önemiyle mukayese edilemeyecek nispette azdır. Elinizdeki kitap, klasik Türk şiirinde nazirecilik geleneğini bütün yönleriyle ortaya koymayı amaçlayan bir çalışmanın ürünüdür.
Edebiyatta etkileşim ve nazire (imitatio) üzerine Batı'da yapılan araştırmalar göz önüne alındığında bizim bu konuda daha işin başlangıcında olduğumuz görülecektir. Klasik şiirimizde -ve genel mânâda Türk şiirinde- nazirecilik bahsi üzerine söylenecek şüphesiz ki daha çok söz vardır.
Bu kitap adını bir şiirden aldı. Sâfî mahlasıyla şiirler yazan Cezerî Kâsım Paşa'nın bir gazeline Üsküplü İshak Çelebi, Üsküplü Atâ ve Edirneli Nazmî'nin yazdıkları nazirelerde müştereken geçen sana benzer güzel olmaz ibaresinden. Bu sadece sevgiliye olan tutkunun ifadesi değil; şairlerin katıksız Türkçeyle anlattıkları bu “güzel”, aynı zamanda onların üzerine titredikleri şiirleri, nazireleridir.
Alanında bir “ilk” olan bu eserin eski şiirimizi sevenlere, klasik edebiyat araştırmacılarına ve Türk kültür tarihinin farklı cephelerini tanımaya talip olanlara faydalı olacağını ümit ediyoruz.
“Yapılan bir işin, ortaya konan bir ürünün yada bir hareketin benzerini yapmak” anlamına gelen nazire, edebî bir kavram olarak kabaca “bir esere benzer başka bir eser vücuda getirmek” şeklinde tanımlanabilir.
Nazirecilik Türk şiirinin en köklü ve en yaygın geleneklerinden biridir. Gelenek, Divan şiirinin varlığını sürdürdüğü bütün asırlar boyunca önem ve tesirinden bir şey kaybetmeden devam etmiştir. Öyle ki, eski şiirin tamamen ortadan kalktığı Cumhuriyet devrinde dahi nazirecilik geleneğinin etkileri görülmektedir. Bununla birlikte bizde nazire ve nazirecilik geleneği üzerine yapılan çalışmalar konunun önemiyle mukayese edilemeyecek nispette azdır. Elinizdeki kitap, klasik Türk şiirinde nazirecilik geleneğini bütün yönleriyle ortaya koymayı amaçlayan bir çalışmanın ürünüdür.
Edebiyatta etkileşim ve nazire (imitatio) üzerine Batı'da yapılan araştırmalar göz önüne alındığında bizim bu konuda daha işin başlangıcında olduğumuz görülecektir. Klasik şiirimizde -ve genel mânâda Türk şiirinde- nazirecilik bahsi üzerine söylenecek şüphesiz ki daha çok söz vardır.
Bu kitap adını bir şiirden aldı. Sâfî mahlasıyla şiirler yazan Cezerî Kâsım Paşa'nın bir gazeline Üsküplü İshak Çelebi, Üsküplü Atâ ve Edirneli Nazmî'nin yazdıkları nazirelerde müştereken geçen sana benzer güzel olmaz ibaresinden. Bu sadece sevgiliye olan tutkunun ifadesi değil; şairlerin katıksız Türkçeyle anlattıkları bu “güzel”, aynı zamanda onların üzerine titredikleri şiirleri, nazireleridir.
Alanında bir “ilk” olan bu eserin eski şiirimizi sevenlere, klasik edebiyat araştırmacılarına ve Türk kültür tarihinin farklı cephelerini tanımaya talip olanlara faydalı olacağını ümit ediyoruz.