Sanat, Kültür ve Mutfak Antik ve Ortaçağda Yemek Kültürü Eski Çağlardan 70 Yemek Tarifi

Stok Kodu:
9789758704347
Boyut:
13.50x20.00
Sayfa Sayısı:
500
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
75,00
60,00
9789758704347
440386
Sanat, Kültür ve Mutfak
Sanat, Kültür ve Mutfak Antik ve Ortaçağda Yemek Kültürü Eski Çağlardan 70 Yemek Tarifi
60.00

Bu kitap arkeoloji ve sanat tarihinin merceğinden mutfak kültürüne bakıyor ve bize tarihöncesinde Çatalhöyük'te, Mısır, Mezopotamya, Yunan ve Roma uygarlıklarında ve Ortaçağ Avrupa'sında neler yenilip içildiğini, yemeklerin nasıl hazırlanıp sunulduğunu anlatıyor. Şu bizim Çatalhöyük'te MÖ 5850'de taş veya ağaçtan özenle oyulmuş kaplar ya da kille sıvanmış örme sepetler kullanılıyor, ateşte kızdırılmış taşlar bu kaplara daldırılarak yemek pişiriliyormuş. Antik Mısır'da MÖ 3000'de köleler ya da işçilerin arpa ya da gernikten yapılan ekmek, soğan, pırasa, sarımsak ve baklagiller ile biradan oluşan bir beslenme düzenleri varmış. Bir mezardan çıkarılan ölü yemeği ise Mısır soylularının ne yediği hakkında bir fikir veriyor: öğütülmüş arpayla pişirilmiş lapa, ateşte kızarmış bütün bıldırcın, iki pişmiş böbrek, bir pişmiş balık, sığır kaburgası, gernikten yapılmış üçgen biçimli somun ekmek, birkaç pasta, haşlanmış meyve ve büyük olasılıkla incir. Mezopotamya mutfağında ekmek pişirmek için üzerinde hayvanlardan doğurgan çıplaklara kadar her türlü figürün bulunduğu kalıplar kullanılıyormuş. Sözcük dağarcıklarında da 18-20 peynir çeşidine rastlanıyormuş... Sıra Antik Yunan'a geldiyse 4. yüzyıldan bir şiir aktarmakla yetinelim:

Palamut güzün Ülker takımyıldızı inişteyken yakalanır
Nasıl istersen öyle pişir onu. Onu bunu katmaya gerek yok.
Ne kadar çabalasan rezil edemezsin bu balığı.
Ama dostum Moskhus, en iyi pişirme yolunu bilmek istersen,
Derim ki, incir yaprağına sar onu,
bir tutam mercanköşk serptikten sonra
Sakın peynir ya da bir başka saçmalık katayım deme!
Koyuver yaprağın üstüne, sarıp sarmala bir güzelce,
Sonra hepsini kızgın köze göm.
Şimdi doğrusunu istersen, güzelim Byzantion'da (İstanbul) çıkar palamudun en iyisi
Yakınlarında tutulanlar da kötü sayılmaz,
Ama ne denli uzaklaşırsan Hellespont'tan (Çanakkale Boğazı), o denli bozulur balık,
Bir de tuzlu Ege sularında çıkanı vardır ki,
Aynı balık değildir o artık, bütün övgülerimi geri almak zorundayım o zaman.
2002'de kaybettiğimiz Phyllis Pray Bober, Bryn Mawr College'da Beşeri Bilimler profesörüydü.

Bu kitap arkeoloji ve sanat tarihinin merceğinden mutfak kültürüne bakıyor ve bize tarihöncesinde Çatalhöyük'te, Mısır, Mezopotamya, Yunan ve Roma uygarlıklarında ve Ortaçağ Avrupa'sında neler yenilip içildiğini, yemeklerin nasıl hazırlanıp sunulduğunu anlatıyor. Şu bizim Çatalhöyük'te MÖ 5850'de taş veya ağaçtan özenle oyulmuş kaplar ya da kille sıvanmış örme sepetler kullanılıyor, ateşte kızdırılmış taşlar bu kaplara daldırılarak yemek pişiriliyormuş. Antik Mısır'da MÖ 3000'de köleler ya da işçilerin arpa ya da gernikten yapılan ekmek, soğan, pırasa, sarımsak ve baklagiller ile biradan oluşan bir beslenme düzenleri varmış. Bir mezardan çıkarılan ölü yemeği ise Mısır soylularının ne yediği hakkında bir fikir veriyor: öğütülmüş arpayla pişirilmiş lapa, ateşte kızarmış bütün bıldırcın, iki pişmiş böbrek, bir pişmiş balık, sığır kaburgası, gernikten yapılmış üçgen biçimli somun ekmek, birkaç pasta, haşlanmış meyve ve büyük olasılıkla incir. Mezopotamya mutfağında ekmek pişirmek için üzerinde hayvanlardan doğurgan çıplaklara kadar her türlü figürün bulunduğu kalıplar kullanılıyormuş. Sözcük dağarcıklarında da 18-20 peynir çeşidine rastlanıyormuş... Sıra Antik Yunan'a geldiyse 4. yüzyıldan bir şiir aktarmakla yetinelim:

Palamut güzün Ülker takımyıldızı inişteyken yakalanır
Nasıl istersen öyle pişir onu. Onu bunu katmaya gerek yok.
Ne kadar çabalasan rezil edemezsin bu balığı.
Ama dostum Moskhus, en iyi pişirme yolunu bilmek istersen,
Derim ki, incir yaprağına sar onu,
bir tutam mercanköşk serptikten sonra
Sakın peynir ya da bir başka saçmalık katayım deme!
Koyuver yaprağın üstüne, sarıp sarmala bir güzelce,
Sonra hepsini kızgın köze göm.
Şimdi doğrusunu istersen, güzelim Byzantion'da (İstanbul) çıkar palamudun en iyisi
Yakınlarında tutulanlar da kötü sayılmaz,
Ama ne denli uzaklaşırsan Hellespont'tan (Çanakkale Boğazı), o denli bozulur balık,
Bir de tuzlu Ege sularında çıkanı vardır ki,
Aynı balık değildir o artık, bütün övgülerimi geri almak zorundayım o zaman.
2002'de kaybettiğimiz Phyllis Pray Bober, Bryn Mawr College'da Beşeri Bilimler profesörüydü.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat