Yeni kuşakların bilmediği, belki de hiç bilemeyeceği bir hâl midir "adanmışlık", "inançları uğruna yaşamak", "ölümü göze almak"? Yoksa gençlik her daim potansiyel öncüsü müdür değişimin? Elinizde tuttuğunuz eserin yeni baskısını yaptığımız şu günlerde Paris yeni bir '68 baharına mı uyanıyor sorusu var gündemde. Giderek maddileşen, tüketilebilir olandan ibaret hâle gelen, dünyayla ve insanlarla kurduğumuz bağ, bir anlamda kültürel ve manevi hasletlerimizin boynuna ilmek mi geçiriyor? "Kuzu İmam", sen ne dersin?
Yeni kuşakların bilmediği, belki de hiç bilemeyeceği bir hâl midir "adanmışlık", "inançları uğruna yaşamak", "ölümü göze almak"? Yoksa gençlik her daim potansiyel öncüsü müdür değişimin? Elinizde tuttuğunuz eserin yeni baskısını yaptığımız şu günlerde Paris yeni bir '68 baharına mı uyanıyor sorusu var gündemde. Giderek maddileşen, tüketilebilir olandan ibaret hâle gelen, dünyayla ve insanlarla kurduğumuz bağ, bir anlamda kültürel ve manevi hasletlerimizin boynuna ilmek mi geçiriyor? "Kuzu İmam", sen ne dersin?