Sarı Saltık, 13. yüzyılın ikinci yarısı içinde popüler İslam'ın Balkanlar'a girişine ve bunun sosyal tabanını teşkil eden bir Türk iskânına adı karışan, gerçek hayatı menkabelerle, efsanelerle iç içe geçmiş bir şahsiyettir. Onun sosyal-dinî kökeni ve şahsiyeti hakkında kaynaklardaki değişik ve bazen çelişkili rivayet ve menkabeler ilk bakışta araştırıcının karşısına, sisler arasında kesin hatları belli olmayan bulutsu bir siluet çıkarır. Ancak dikkatli bir göz, bu bulutsu siluetin, elinde tahta kılıcıyla bir gazi-evliyâya ait olduğunu fark etmekte gecikmeyecek, her şeye rağmen sonuçta onun, kendi zamanında eti ile kemiği ile yaşamış tarihsel bir figür olduğunu anlayacaktır.
Bu yönüyle Sarı Saltık, 5. yüzyılda İrlanda'ya Hıristiyanlığı götüren Saint Patrick'le bazı ortak yönler, benzerlikler sergiler. O sanki Balkanlar'da İslam'ın yayılış sürecinin Saint Patrick'idir. San Saltık'ın menkabeleri ve efsaneleri daha ilk yıllardan itibaren Balkanlar'daki Hıristiyan azizlerininkileriyle özdeşleşmiş, kişiliği adeta onlarınkiyle iç içe geçmiştir. İşte onu böyle ilginç ve esrarengiz yapan da bu imajıdır. Gerek öncülük ettiği Türkmen iskânı meselesi, gerekse menkabelerinin böyle bir özdeşliğe konu olması sebebiyle, daha 19. yüzyılın sonlarından itibaren Türkologların ilgisini çekmiş olan bu ilginç Türkmen şeyhi, bugün de hala sürmekte olan araştırmaların ilgi odağı olmaya devam etmektedir.
Hakkındaki çok sayıda yayınların gösterdiği üzere, Mevlânâ, Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre hariç, aktüalitesini kaybetmeyen hemen hemen tek Türk sûfîsi odur denebilir. Balkanlar'da 1990 sonrasında yeni siyasî düzenlerin oluşmasıyla bu Türkmen babası tekrar gündeme gelmiş bulunuyor. Bütün bunlara rağmen, şahsiyeti, kimliği ve faaliyetleri konusunda bugün hâlâ bazı problemlerin mevcut olduğu da çok iyi bilinir. Balkanlar tarihinin olduğu kadar, Türkiye tarihinin de önemli bir parçası olan bu şahsiyet kimdir, ne yapmıştır, niçin önemlidir ve tarihsel rolü nedir? İşte bu kitapta, Sarı Saltık'ın bulutsu siluetinin önümüze koyduğu, sözünü ettiğimiz bazı temel problemler üzerinde durulmağa çalışılacaktır
Sarı Saltık, 13. yüzyılın ikinci yarısı içinde popüler İslam'ın Balkanlar'a girişine ve bunun sosyal tabanını teşkil eden bir Türk iskânına adı karışan, gerçek hayatı menkabelerle, efsanelerle iç içe geçmiş bir şahsiyettir. Onun sosyal-dinî kökeni ve şahsiyeti hakkında kaynaklardaki değişik ve bazen çelişkili rivayet ve menkabeler ilk bakışta araştırıcının karşısına, sisler arasında kesin hatları belli olmayan bulutsu bir siluet çıkarır. Ancak dikkatli bir göz, bu bulutsu siluetin, elinde tahta kılıcıyla bir gazi-evliyâya ait olduğunu fark etmekte gecikmeyecek, her şeye rağmen sonuçta onun, kendi zamanında eti ile kemiği ile yaşamış tarihsel bir figür olduğunu anlayacaktır.
Bu yönüyle Sarı Saltık, 5. yüzyılda İrlanda'ya Hıristiyanlığı götüren Saint Patrick'le bazı ortak yönler, benzerlikler sergiler. O sanki Balkanlar'da İslam'ın yayılış sürecinin Saint Patrick'idir. San Saltık'ın menkabeleri ve efsaneleri daha ilk yıllardan itibaren Balkanlar'daki Hıristiyan azizlerininkileriyle özdeşleşmiş, kişiliği adeta onlarınkiyle iç içe geçmiştir. İşte onu böyle ilginç ve esrarengiz yapan da bu imajıdır. Gerek öncülük ettiği Türkmen iskânı meselesi, gerekse menkabelerinin böyle bir özdeşliğe konu olması sebebiyle, daha 19. yüzyılın sonlarından itibaren Türkologların ilgisini çekmiş olan bu ilginç Türkmen şeyhi, bugün de hala sürmekte olan araştırmaların ilgi odağı olmaya devam etmektedir.
Hakkındaki çok sayıda yayınların gösterdiği üzere, Mevlânâ, Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre hariç, aktüalitesini kaybetmeyen hemen hemen tek Türk sûfîsi odur denebilir. Balkanlar'da 1990 sonrasında yeni siyasî düzenlerin oluşmasıyla bu Türkmen babası tekrar gündeme gelmiş bulunuyor. Bütün bunlara rağmen, şahsiyeti, kimliği ve faaliyetleri konusunda bugün hâlâ bazı problemlerin mevcut olduğu da çok iyi bilinir. Balkanlar tarihinin olduğu kadar, Türkiye tarihinin de önemli bir parçası olan bu şahsiyet kimdir, ne yapmıştır, niçin önemlidir ve tarihsel rolü nedir? İşte bu kitapta, Sarı Saltık'ın bulutsu siluetinin önümüze koyduğu, sözünü ettiğimiz bazı temel problemler üzerinde durulmağa çalışılacaktır