“Gitmeliydim.
Peki, nereye?
Nefes alamıyordum.
Gitmeliydim.
Hangi düşünce ve eylemlerle ne zaman oraya koyduğumun farkında olmadığım bavula bakıyordum. Yatağımın üstündeydi.
Açık ve boş…
Kapattım hızlıca, yavaşça çektim fermuarını.
İçinde senin nefesin yola çıktım…”
Boş bir bavulla çıkılan bu yolculuk, onca yüzsüzün yanında kendi yüzünü de unutan kahramanımıza eşsiz bir armağan verecektir: Farkındalık Müzik, kitaplar ve sanatın eşlik ettiği bir nefeslik bu yolculukta, inanmakta zorluk çektiği Tanrı'nın kendine bir sürprizi daha vardır: Bir yol arkadaşı. Tam da buraya kadarmış deyip dönmeye karar verdiğinde yanı başına oturan bu şarkıcı kadın, Onu daha da derinlere itecektir. Üstelik 3000 yıllık bir geçmiş ve şimdinin şahitliğinde.
Sıradan bir yolculuk olarak okunabilirdi aslında bu.
Eğer karısı Pi'nin rüyaları olmasaydı…
“Hazzını kontrol altına al, hepimiz almak için geldik. Ama sen aldığının ve verdiğinin farkında ol. Seni yaratanın emrinden çıkmadan farkında ol. Çok uzağında değiliz, çok yakınında da olamayız. Dün geceyi hatırla. Nasıl da ayaklarından tutup, seni yıkamak istedik! Sağındaki ve solundakilere bak! (Biz) Yanında olacağız. Korkma. Ebabil kuşuna baktın, uçarken uyur.(Biz) de seni uyurken uçuruyoruz. Sızlanıyorsun ayakta duramıyorum, diye… Ebabil de duramaz iki ayağının üstünde.” diye fısıldıyorlar.”
“Gitmeliydim.
Peki, nereye?
Nefes alamıyordum.
Gitmeliydim.
Hangi düşünce ve eylemlerle ne zaman oraya koyduğumun farkında olmadığım bavula bakıyordum. Yatağımın üstündeydi.
Açık ve boş…
Kapattım hızlıca, yavaşça çektim fermuarını.
İçinde senin nefesin yola çıktım…”
Boş bir bavulla çıkılan bu yolculuk, onca yüzsüzün yanında kendi yüzünü de unutan kahramanımıza eşsiz bir armağan verecektir: Farkındalık Müzik, kitaplar ve sanatın eşlik ettiği bir nefeslik bu yolculukta, inanmakta zorluk çektiği Tanrı'nın kendine bir sürprizi daha vardır: Bir yol arkadaşı. Tam da buraya kadarmış deyip dönmeye karar verdiğinde yanı başına oturan bu şarkıcı kadın, Onu daha da derinlere itecektir. Üstelik 3000 yıllık bir geçmiş ve şimdinin şahitliğinde.
Sıradan bir yolculuk olarak okunabilirdi aslında bu.
Eğer karısı Pi'nin rüyaları olmasaydı…
“Hazzını kontrol altına al, hepimiz almak için geldik. Ama sen aldığının ve verdiğinin farkında ol. Seni yaratanın emrinden çıkmadan farkında ol. Çok uzağında değiliz, çok yakınında da olamayız. Dün geceyi hatırla. Nasıl da ayaklarından tutup, seni yıkamak istedik! Sağındaki ve solundakilere bak! (Biz) Yanında olacağız. Korkma. Ebabil kuşuna baktın, uçarken uyur.(Biz) de seni uyurken uçuruyoruz. Sızlanıyorsun ayakta duramıyorum, diye… Ebabil de duramaz iki ayağının üstünde.” diye fısıldıyorlar.”