Bu kez bir "ilk" romanla dönüyor Yılmaz Odabaşı. Bir sıkıyönetim kentinin alacakaranlığında yazgısını değiştirmek üzere yola çıkmış genç bir adam, kendini dış dünyaya kapamış üniversite öğrencisi manik depresif bir genç kız. Yaşadıkları dünyanın, sistemin kurumları ve kurallarıyla bağdaşamayan bu iki genç insanın yolları (ruhsal sorunların, sekiz yıl mahkûmiyetin ve kuşatmaların ortasında) önce çakışır, sonra hazin bir aşkla biter.Yalın, yoğun ve şiirsel bir dille kaleme alınmış bu kitap, Yılmaz Odabaşı okurlarının bildiği "Yenik Serçe"nin -bir şiirin- de romanı: Adı Nevin, şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin./ O, kanadı kırık bir kuştu/ Beyaza vurulmuştu./ Kimseler görmedi bir başka renk sevdiğini/ Kimseler… Görmedi kimseler kirlendiğini (...) dizeleriyle süren bir şarkının da.Belki ışığın olmadığı bir başka dünyaya atılmış lânetlilerdik ve bir başka hayatta sınıyorduk karanlığı… Belki de karanlık yutmuştu bizi ve bir daha ışığa bakamayacaktık.Yine başka bir yerden yazıyor Yılmaz Odabaşı; acının kuralı olan toprakları bir daha kurutup çatlattığı yerden. Zulmün burgacında tuttuğu bir yerden. Büyük bir aşk duygusunun olduğu, ama aşkın çok zor olduğu bir yerden.
Bu kez bir "ilk" romanla dönüyor Yılmaz Odabaşı. Bir sıkıyönetim kentinin alacakaranlığında yazgısını değiştirmek üzere yola çıkmış genç bir adam, kendini dış dünyaya kapamış üniversite öğrencisi manik depresif bir genç kız. Yaşadıkları dünyanın, sistemin kurumları ve kurallarıyla bağdaşamayan bu iki genç insanın yolları (ruhsal sorunların, sekiz yıl mahkûmiyetin ve kuşatmaların ortasında) önce çakışır, sonra hazin bir aşkla biter.Yalın, yoğun ve şiirsel bir dille kaleme alınmış bu kitap, Yılmaz Odabaşı okurlarının bildiği "Yenik Serçe"nin -bir şiirin- de romanı: Adı Nevin, şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin./ O, kanadı kırık bir kuştu/ Beyaza vurulmuştu./ Kimseler görmedi bir başka renk sevdiğini/ Kimseler… Görmedi kimseler kirlendiğini (...) dizeleriyle süren bir şarkının da.Belki ışığın olmadığı bir başka dünyaya atılmış lânetlilerdik ve bir başka hayatta sınıyorduk karanlığı… Belki de karanlık yutmuştu bizi ve bir daha ışığa bakamayacaktık.Yine başka bir yerden yazıyor Yılmaz Odabaşı; acının kuralı olan toprakları bir daha kurutup çatlattığı yerden. Zulmün burgacında tuttuğu bir yerden. Büyük bir aşk duygusunun olduğu, ama aşkın çok zor olduğu bir yerden.