“Satranç da aşk gibi tek başına oynanmayan bir oyundu.”
Zweig'in ölmeden önce yazdığı son eseri olan Satranç, onun en çok bilinen ve okunan eseri…
New York'dan Buenos Aires'e yolculuk eden bir gemide geçen olaylar, satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile gemideki sıradan bir yolcu olan Dr. B'nin satranç müsabakalarının üzerine odaklanır. Yaşamının kötü yıllarında satrançla tesadüfen tanışan Dr. B, zamanla bu oyuna tutkuyla sarılmıştır. Dr. B'nin satranç sevdasının hastalıklı bir tutkuya dönüşmesi, şampiyon Czentovic ile karşılaştığı müsabakalarda açığa çıkar.
Zweig'in yaşama veda etmeden önce okurlarına son hediyesi olan bu uzun öykü, artık bir başyapıt olarak anılıyor. Satranç tahtasının üzerindeki taktiklerde, hamlelerde ve stratejilerde bir nevi insan yaşamının yansımaları görünüyor.
“Satranç da aşk gibi tek başına oynanmayan bir oyundu.”
Zweig'in ölmeden önce yazdığı son eseri olan Satranç, onun en çok bilinen ve okunan eseri…
New York'dan Buenos Aires'e yolculuk eden bir gemide geçen olaylar, satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile gemideki sıradan bir yolcu olan Dr. B'nin satranç müsabakalarının üzerine odaklanır. Yaşamının kötü yıllarında satrançla tesadüfen tanışan Dr. B, zamanla bu oyuna tutkuyla sarılmıştır. Dr. B'nin satranç sevdasının hastalıklı bir tutkuya dönüşmesi, şampiyon Czentovic ile karşılaştığı müsabakalarda açığa çıkar.
Zweig'in yaşama veda etmeden önce okurlarına son hediyesi olan bu uzun öykü, artık bir başyapıt olarak anılıyor. Satranç tahtasının üzerindeki taktiklerde, hamlelerde ve stratejilerde bir nevi insan yaşamının yansımaları görünüyor.