Orayı her önüne gelen üçgen diye niteliyor, ama bir üçgenden ziyade eşkenar dörtgeni andırıyor Amed eyaletinin bu en çok direniş sergilenen ve bundan dolayı da Türk Ordusu'nun saldırısına uğrayan alanı. Bir tarafıyla Muş şehir merkezinin sırtını dayadığı Güneydoğu Toros silsilesinin güneyindeki Çiyaye Hacreş'i de içine alacak şekilde doğuya doğru uzanan bu toprak parçası, Batı'da Kuwo Sipye'yi -Türkler'in Akdağ dedikleri yeri- de kapsar ve Qerbegon'dan başlar. Kuzeyde; Dareyeni -Türkler'in Genç dedikleri ilçeyi- ve Murat Irmağı ile, Güneyde ise Ergani, Hani (Yem), Lice ve Pasür (Kulp) ile sınırlanmakta olan yarı kurtarılmış sayılan bu oldukça sarp alana Türk Ordusu her bahar yeni bir taarruz denen Ama sökemez bir türlü gerillâları buradan. "Kuşattık!", "dün doksan kişi salâhlanyla birlikte ölü olarak ele geçti!", "teslim olmaktan başka çareleri yok!" gibi sözler hep Türk Savaş Kurmaylarının cludaklarındaydı bu operasyonlar esnasında. Ama boşuna! Her yıl buraya doğru periyodik olarak yinelenen operasyonlardan 1996 yılında gerçekleştirileni, Türklerin bu konuda en hazırlıklı ve iddialı oldukları saldırıydı. Hatta 1997'de yaklaşık 100.000 askerle gerçekleştirdikleri operasyondan, plânlama ve beceri açısından çok daha mükemmeldi 1996 saldırısı. Bu hikâye o saldırıyı göğüsleyen kahramanların hikâyesidir.
Dr. Aşavan Siraç Kekuyon
Orayı her önüne gelen üçgen diye niteliyor, ama bir üçgenden ziyade eşkenar dörtgeni andırıyor Amed eyaletinin bu en çok direniş sergilenen ve bundan dolayı da Türk Ordusu'nun saldırısına uğrayan alanı. Bir tarafıyla Muş şehir merkezinin sırtını dayadığı Güneydoğu Toros silsilesinin güneyindeki Çiyaye Hacreş'i de içine alacak şekilde doğuya doğru uzanan bu toprak parçası, Batı'da Kuwo Sipye'yi -Türkler'in Akdağ dedikleri yeri- de kapsar ve Qerbegon'dan başlar. Kuzeyde; Dareyeni -Türkler'in Genç dedikleri ilçeyi- ve Murat Irmağı ile, Güneyde ise Ergani, Hani (Yem), Lice ve Pasür (Kulp) ile sınırlanmakta olan yarı kurtarılmış sayılan bu oldukça sarp alana Türk Ordusu her bahar yeni bir taarruz denen Ama sökemez bir türlü gerillâları buradan. "Kuşattık!", "dün doksan kişi salâhlanyla birlikte ölü olarak ele geçti!", "teslim olmaktan başka çareleri yok!" gibi sözler hep Türk Savaş Kurmaylarının cludaklarındaydı bu operasyonlar esnasında. Ama boşuna! Her yıl buraya doğru periyodik olarak yinelenen operasyonlardan 1996 yılında gerçekleştirileni, Türklerin bu konuda en hazırlıklı ve iddialı oldukları saldırıydı. Hatta 1997'de yaklaşık 100.000 askerle gerçekleştirdikleri operasyondan, plânlama ve beceri açısından çok daha mükemmeldi 1996 saldırısı. Bu hikâye o saldırıyı göğüsleyen kahramanların hikâyesidir.
Dr. Aşavan Siraç Kekuyon