“Bir kadını ağlatırken çok dikkat edin, Çünkü Tanrı gözyaşlarını sayar.
Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı. Ayaklarından yaratılmadı, öyle olsaydı ezilirdi.
Üstün olsun diye başından da yaratılmadı, Ama göğsünden yaratıldı, eşit olsun diye.
Kolun biraz altından, korunsun diye. Kalp hizasından, sevilsin diye.”
Eski Talmud
Damien “Burdalar! Burdalar! Geldiler!” diye bağırıyordu. Bütün vücudumu heyecan kapladı. Damien'ın ailemi kastetiğini içgüdüsel olarak anlamıştım fakat bir yanım buna inanmıyordu. Olduğum yerde fırıl fırıl dönüyordum; açık kapıdan aşağıdaki yoldan pata pata diyerek gelen eski model bir Land Rover jip gözüme ilişti. Uzun ve zorlu bir yolculuk yaptığı tekerleklerinden tavanına kadar çamura bulanmasından belliydi. Kalbim ağzımda önlerini kesmek için hızla koşarken kendimi kaybettim; çığlık atarak ağlıyordum. Arkamdan biri gelip omuzlarımdan sıkıca sardı. Bir ses, “Sakin ol, Mende! Sakin ol” diyerek rahatlatmaya çalışıyordu beni. “Sakin ol.” Ondan kurtulmaya çalışıyordum. “Bırak beni! Bırak gideyim! Ailem… Ailem…”
“Bir kadını ağlatırken çok dikkat edin, Çünkü Tanrı gözyaşlarını sayar.
Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı. Ayaklarından yaratılmadı, öyle olsaydı ezilirdi.
Üstün olsun diye başından da yaratılmadı, Ama göğsünden yaratıldı, eşit olsun diye.
Kolun biraz altından, korunsun diye. Kalp hizasından, sevilsin diye.”
Eski Talmud
Damien “Burdalar! Burdalar! Geldiler!” diye bağırıyordu. Bütün vücudumu heyecan kapladı. Damien'ın ailemi kastetiğini içgüdüsel olarak anlamıştım fakat bir yanım buna inanmıyordu. Olduğum yerde fırıl fırıl dönüyordum; açık kapıdan aşağıdaki yoldan pata pata diyerek gelen eski model bir Land Rover jip gözüme ilişti. Uzun ve zorlu bir yolculuk yaptığı tekerleklerinden tavanına kadar çamura bulanmasından belliydi. Kalbim ağzımda önlerini kesmek için hızla koşarken kendimi kaybettim; çığlık atarak ağlıyordum. Arkamdan biri gelip omuzlarımdan sıkıca sardı. Bir ses, “Sakin ol, Mende! Sakin ol” diyerek rahatlatmaya çalışıyordu beni. “Sakin ol.” Ondan kurtulmaya çalışıyordum. “Bırak beni! Bırak gideyim! Ailem… Ailem…”