Adnan Özer'in şiiri, süregelen anıları dile getiren simgeler şiiridir. Bu şiirler, kendi köklerine, delikanlıların öttürdüğü ateşli kavallara, Trakya gençlerinin sevdasına, efsane ve mitlere duyulan özlem içinde umutsuzluk çığlıklarına dönüşen hazin seslenişlerdir. Bu şiirler, terk edilen köye, kızların nazar boncuklarına, deniz üzerinde uçuşan şiir kuşlarına yakılan, birbirinden güzel, usta işi ağıtlardır. Bu şiirler, Trakya'ya tutsak. Trakya'da, Trakya'nın mit ve efsanelerinde, yakıcı sıcak yazlarının sezinlenen denizle oyunlarında kalan bir çocukluğun dramatik ve beyhude seslenişleridir. ‘Vedalaşmalar' bize, şairin bir öğüt beklediği, büyük ve uzak yağmurları hatırlatmaktadır. Bu umutsuzluk ve karanlık içinde, nasıl fener yapabiliriz kemiklerimizden? Geçmiş zamanlara, halkının derin ve çok eskilere uzanan köklerine dalıp giden, şair, güneşi sırma ile taş üzerine nakşeden bilge kadınların varlığını fark etmekte, bu şiir serüveninin sonunda şöyle seslenmektedir: Tıkabasa hiçlik dolu bir kadeh kalkarmış havaya erkek ve dişinin ruhları çoştuğunda... Aşka Veda! Veda öteki kalbin ışığına! Adnan Özer'in şiirindeki otantiklik, şiire kazandırdığı olağan üstü peyzajlarda; halkının kültürel değerlerinden kaynaklanan az rastlanır simgelerde; Türk halkının tarihi ve etnik haritasının imlerinde ön plana çıkmaktadır. Bu, kendi değerlerini bencilce öne çıkaran değil, otantik şiir yaratıcılığı ve şiir üslubunun simge ve imlerinin kozmopolit, gerçek şiirsel haritasıdır. Adnan Özer'in şiiri, kendini geleneksel lirik konulardan arındırmış, otantik bir şiir yaratıcılığının ürünüdür. -Ante Popovski-
Adnan Özer'in şiiri, süregelen anıları dile getiren simgeler şiiridir. Bu şiirler, kendi köklerine, delikanlıların öttürdüğü ateşli kavallara, Trakya gençlerinin sevdasına, efsane ve mitlere duyulan özlem içinde umutsuzluk çığlıklarına dönüşen hazin seslenişlerdir. Bu şiirler, terk edilen köye, kızların nazar boncuklarına, deniz üzerinde uçuşan şiir kuşlarına yakılan, birbirinden güzel, usta işi ağıtlardır. Bu şiirler, Trakya'ya tutsak. Trakya'da, Trakya'nın mit ve efsanelerinde, yakıcı sıcak yazlarının sezinlenen denizle oyunlarında kalan bir çocukluğun dramatik ve beyhude seslenişleridir. ‘Vedalaşmalar' bize, şairin bir öğüt beklediği, büyük ve uzak yağmurları hatırlatmaktadır. Bu umutsuzluk ve karanlık içinde, nasıl fener yapabiliriz kemiklerimizden? Geçmiş zamanlara, halkının derin ve çok eskilere uzanan köklerine dalıp giden, şair, güneşi sırma ile taş üzerine nakşeden bilge kadınların varlığını fark etmekte, bu şiir serüveninin sonunda şöyle seslenmektedir: Tıkabasa hiçlik dolu bir kadeh kalkarmış havaya erkek ve dişinin ruhları çoştuğunda... Aşka Veda! Veda öteki kalbin ışığına! Adnan Özer'in şiirindeki otantiklik, şiire kazandırdığı olağan üstü peyzajlarda; halkının kültürel değerlerinden kaynaklanan az rastlanır simgelerde; Türk halkının tarihi ve etnik haritasının imlerinde ön plana çıkmaktadır. Bu, kendi değerlerini bencilce öne çıkaran değil, otantik şiir yaratıcılığı ve şiir üslubunun simge ve imlerinin kozmopolit, gerçek şiirsel haritasıdır. Adnan Özer'in şiiri, kendini geleneksel lirik konulardan arındırmış, otantik bir şiir yaratıcılığının ürünüdür. -Ante Popovski-