İslam felsefesine kelamcılar tarafından yöneltilen eleştiriler felsefe ve kelamın gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Sürekliliğini koruyan bu sürecin sonunda kelamın felsefi formda kendisini ifade ettiği bir düşünüş biçimi de ortaya çıkmıştır. İslam düşüncesindeki ilk filozof olarak kabul edilen Kindi'nin (ö. 866) felsefeye yönelik eleştirinin felsefi bir tutum gerektirdiğine dair ifadeleri hatırlanırsa bu olgu daha iyi anlaşılacaktır.
Felsefeye yönelik eleştiri kültürünün hiç kuşkusuz en önemli temsilcisi Gazali (ö. 1111)'dir. Gazali'nin "Tehafütü'l-Felasife"de ortaya koyduğu yaklaşım biçimleri kendisinden sonra ciddi bir gelenek oluşturmuş, sonraki felsefeciler ve kelamcılar için pek çok tartışma konusu ortaya çıkarmıştır. Bir başka eleştirel metin olan Şehristani'nin (ö. 1153) "Kitabu'l-Musaraa" adlı çalışması da özelde İbn Sina'ya genelde ise felsefenin temel önermelerinin zihinsel ve toplumsal hafızamıza kazınmasına vesile olmuş, felsefenin geniş kitlelere ulaşmasını da sağlamıştır.
İslam felsefesine kelamcılar tarafından yöneltilen eleştiriler felsefe ve kelamın gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Sürekliliğini koruyan bu sürecin sonunda kelamın felsefi formda kendisini ifade ettiği bir düşünüş biçimi de ortaya çıkmıştır. İslam düşüncesindeki ilk filozof olarak kabul edilen Kindi'nin (ö. 866) felsefeye yönelik eleştirinin felsefi bir tutum gerektirdiğine dair ifadeleri hatırlanırsa bu olgu daha iyi anlaşılacaktır.
Felsefeye yönelik eleştiri kültürünün hiç kuşkusuz en önemli temsilcisi Gazali (ö. 1111)'dir. Gazali'nin "Tehafütü'l-Felasife"de ortaya koyduğu yaklaşım biçimleri kendisinden sonra ciddi bir gelenek oluşturmuş, sonraki felsefeciler ve kelamcılar için pek çok tartışma konusu ortaya çıkarmıştır. Bir başka eleştirel metin olan Şehristani'nin (ö. 1153) "Kitabu'l-Musaraa" adlı çalışması da özelde İbn Sina'ya genelde ise felsefenin temel önermelerinin zihinsel ve toplumsal hafızamıza kazınmasına vesile olmuş, felsefenin geniş kitlelere ulaşmasını da sağlamıştır.