2014 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü'nden mezun olan ve 2009 yılından beri çeşitli reklam ajansları ve dergiler için illüstrasyon çalışmaları yapan Selçuk Ören'in yazıp çizdiği “Şehzade Yangını”, 1768 yılında İstanbul'un günah yeri Galata'da başlayan yangının içinde kalan iki kabadayının hikayesi.
“Galata, Adem'in ısırdığı elma kadar günahtır. Sokağına adım atmak bile cehennem denen dipsiz kuyuya düşmen için yeterlidir. Şeytan bile burada yedi kere hacca gitmiş imam gibidir. İstanbul'u kadına benzetirler. Yanlıştır. İstanbul, semt semt mahalle mahalle cinsiyet değiştirir. Bir sokağa saparsın cennetlik bir hacıdır, bir sokağa girersin Bitli Şaziye'nin evinde bir sermayedir. Galata'da İstanbul, boynuna atlayan, kucağına oturup kulağına seni istiyorum diye fısıldarken sakalını sıvazlayan bir kadındır. Hem de ne kadın... Onun için evini işini telef edersin de yine yetiremezsin. Bu sokaklara bey paşa girip sadakaya muhtaç dilenci olarak çıkan kaç adam gördük. Kaba saz eşliğinde bir elde rakı kadehi diğer elde barbut zarı...”
2014 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü'nden mezun olan ve 2009 yılından beri çeşitli reklam ajansları ve dergiler için illüstrasyon çalışmaları yapan Selçuk Ören'in yazıp çizdiği “Şehzade Yangını”, 1768 yılında İstanbul'un günah yeri Galata'da başlayan yangının içinde kalan iki kabadayının hikayesi.
“Galata, Adem'in ısırdığı elma kadar günahtır. Sokağına adım atmak bile cehennem denen dipsiz kuyuya düşmen için yeterlidir. Şeytan bile burada yedi kere hacca gitmiş imam gibidir. İstanbul'u kadına benzetirler. Yanlıştır. İstanbul, semt semt mahalle mahalle cinsiyet değiştirir. Bir sokağa saparsın cennetlik bir hacıdır, bir sokağa girersin Bitli Şaziye'nin evinde bir sermayedir. Galata'da İstanbul, boynuna atlayan, kucağına oturup kulağına seni istiyorum diye fısıldarken sakalını sıvazlayan bir kadındır. Hem de ne kadın... Onun için evini işini telef edersin de yine yetiremezsin. Bu sokaklara bey paşa girip sadakaya muhtaç dilenci olarak çıkan kaç adam gördük. Kaba saz eşliğinde bir elde rakı kadehi diğer elde barbut zarı...”