Şair ve yazar Namık Kuyumcu, Talan Bir Ömrün Ortasında, Belki Bir Şarkı, Bir Şakayım Dünyada ve Aşk Bağışlamasın isimli kitaplarını; Sen Bildiğini Söyleme adıyla toplu şiirleri olarak Kanguru Yayınları'ndan yayımladı. Uzun yılların içinden süzülüp gelen şiirlerinin derli toplu bir kitapla okuyucusuyla buluşması, genç kuşakların da ilgisini çekecek bir girişim oldu. Kuyumcu yıllardır, okullarda, üniversitelerde, sivil toplum kuruluşlarında ve sanat etkinliklerinde binlerce kişiyle buluşmasını sağlayan interaktif okumalar ve söyleşiler yaparak, düşüncelerini okurlarıyla paylaştı.
Durmadan gelişen ve yenilenen yaşamın karşısında; durmadan yenilenen farklı bir dil ve derin söyleyiş biçimleri yaratılmalıdır. Bu dil her türlü egemen ve eril ilişkilerden uzak, cinsiyetçiliğe ve ayrımcılığa karşı, insanın, umudun ve itirazın dili olmalıdır diyen şair, şiirleriyle bizleri yeni yolculuklara, düşüncelere ve sorulara çağırmaktadır.
"... Bir şairin, yazdığı her şeyi değil de, şiir estetik ve poetik anlayışının karşılıklarını oluşturan ürünlerini okuyucuyla buluşturması, şiir ve zaman imbiğinden geçen değer ethikasıdır... Omurgalı duruş, yayınlanmış tüm şiirlerinden hiçbir zaman pişmanlık duymayacak bir derinliğin öncelikli kavrayışı olmalıdır..." diyen Namık Kuyumcu, kuşağının en özgün şairlerinden.
Şiir yolculuğunu, ansızın derinleşen ve sıçrayan yüksek anlam katmanlı söyleme biçimiyle hep yukarıda tutmayı başardı. Günlük, kolay, anlatımcı, ajitatif ve popüler dile hiçbir zaman yakın olmadı. Poetik ve estetik olarak da her türlü egemenlik ve iktidar ilişkisinin dışında durdu. Farkını oluşturan eleştirel dilinin başkaldırısı, her şiirinde imgeleri şaşırtmaya ve parçalamaya devam ediyor.
"... gitmeliyim hiçbir çağrıya borçlu kalmadan
geç kalmak utancını kapılar ve eşikler çoğaltmasın
kunduzca kucaklamalıyım akıntıyı ve çöplerdeki çaresizliği
acılarımın kuşkusuyla yüzleşip içimi giyinmeli
ve kendimi kundaklamalıyım mecbur değilken hiçbir yangına
ödeşmek isterim acılarımın kuşkusunu da kundaklayıp
işgalci aşklar ve devletle derinden ödeşmek
ödeşmek isterim erken gidişlerle ve ölümle
ödeşmek ödeşmek ille de ödeşmek..."
Şair ve yazar Namık Kuyumcu, Talan Bir Ömrün Ortasında, Belki Bir Şarkı, Bir Şakayım Dünyada ve Aşk Bağışlamasın isimli kitaplarını; Sen Bildiğini Söyleme adıyla toplu şiirleri olarak Kanguru Yayınları'ndan yayımladı. Uzun yılların içinden süzülüp gelen şiirlerinin derli toplu bir kitapla okuyucusuyla buluşması, genç kuşakların da ilgisini çekecek bir girişim oldu. Kuyumcu yıllardır, okullarda, üniversitelerde, sivil toplum kuruluşlarında ve sanat etkinliklerinde binlerce kişiyle buluşmasını sağlayan interaktif okumalar ve söyleşiler yaparak, düşüncelerini okurlarıyla paylaştı.
Durmadan gelişen ve yenilenen yaşamın karşısında; durmadan yenilenen farklı bir dil ve derin söyleyiş biçimleri yaratılmalıdır. Bu dil her türlü egemen ve eril ilişkilerden uzak, cinsiyetçiliğe ve ayrımcılığa karşı, insanın, umudun ve itirazın dili olmalıdır diyen şair, şiirleriyle bizleri yeni yolculuklara, düşüncelere ve sorulara çağırmaktadır.
"... Bir şairin, yazdığı her şeyi değil de, şiir estetik ve poetik anlayışının karşılıklarını oluşturan ürünlerini okuyucuyla buluşturması, şiir ve zaman imbiğinden geçen değer ethikasıdır... Omurgalı duruş, yayınlanmış tüm şiirlerinden hiçbir zaman pişmanlık duymayacak bir derinliğin öncelikli kavrayışı olmalıdır..." diyen Namık Kuyumcu, kuşağının en özgün şairlerinden.
Şiir yolculuğunu, ansızın derinleşen ve sıçrayan yüksek anlam katmanlı söyleme biçimiyle hep yukarıda tutmayı başardı. Günlük, kolay, anlatımcı, ajitatif ve popüler dile hiçbir zaman yakın olmadı. Poetik ve estetik olarak da her türlü egemenlik ve iktidar ilişkisinin dışında durdu. Farkını oluşturan eleştirel dilinin başkaldırısı, her şiirinde imgeleri şaşırtmaya ve parçalamaya devam ediyor.
"... gitmeliyim hiçbir çağrıya borçlu kalmadan
geç kalmak utancını kapılar ve eşikler çoğaltmasın
kunduzca kucaklamalıyım akıntıyı ve çöplerdeki çaresizliği
acılarımın kuşkusuyla yüzleşip içimi giyinmeli
ve kendimi kundaklamalıyım mecbur değilken hiçbir yangına
ödeşmek isterim acılarımın kuşkusunu da kundaklayıp
işgalci aşklar ve devletle derinden ödeşmek
ödeşmek isterim erken gidişlerle ve ölümle
ödeşmek ödeşmek ille de ödeşmek..."