Türkiye'nin en büyük “pop figürü” Mustafa Kemal Atatürk üzerine şimdiye dek çok şey yazıldı. “Ebedi Şef” genelde katıksız övgü ile yazı konusu oldu. Son yıllarda “Atatürk”e değil, “Mustafa Kemal”e de bakabilen kimi denemelerle karşılaşıyoruz. Kendisi ve algılanma bağlamları halen tartışmaya açılmış sayılmazsa da, akademik ve edebi karşı çıkışlar kısmen izlenebiliyor.
Eleştirelliği elden bırakmadan, yoğun istihza ile yazılmış bu yazılar, Roni Margulies'in iki koleksiyonundan oluşuyor: İlki, çoğu Taraf gazetesindeki “Solduyu” köşesinde yayımlanan yazıları; ikincisi, çoğu ilk defa bu kitapla gün ışığına çıkan siyah-beyaz tören, büst, heykel fotoğrafları. Atatürk büstü önünde fotoğraf çektirenler, “Atam sen kalk da ben yatam” törenlerinde şiir okuyan çocuklar, statlarda bedenleriyle Atatürk imzası oluşturanlar, Kemalist düsturları yazanlar… Margulies'e şunları düşündürenler: “Vay be! Çocuklara ne eziyet etmişler! Nazi törenlerine, Kuzey Kore'deki heykellere ne kadar benziyor!”
Resmi ideolojiyi eleştiren, Kemalizmin aşırılıklarını alaya alan bu yazılar, yıllarca sahaflardan, ahbaplardan ve gazete arşivlerinden toplanan siyah beyaz fotoğraflarla beraber bize “yeni” bir şey öneriyor. Törene, bayrağa, heykele ve ezberlere yeniden bakmayı… Bu, nereden bakarsak bakalım, cesur bir öneri.
“Kemalistlerin demokrasi anlayışı zaten şöyle bir şey değil mi: Yığınlar bilinçsiz ve karanlığa açıktır; bu nedenle kendileri için neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilmezler; kendi kendilerini yönetemezler. Bilinçli ve aydınlığa açık olan, silahlı ve üniformalı kişiler bilinçsiz yığınları yönetir. Bu yönetim şekline demokrasi denir. Zaten eski Yunanca'da “demos” kelimesi “Genelkurmay Başkanlığı” anlamına gelir, “kratos” ise Atina şehir devletinde hüküm sürmüş olan bir tür Özel Harp Dairesi'dir.”
- Roni Margulies
Türkiye'nin en büyük “pop figürü” Mustafa Kemal Atatürk üzerine şimdiye dek çok şey yazıldı. “Ebedi Şef” genelde katıksız övgü ile yazı konusu oldu. Son yıllarda “Atatürk”e değil, “Mustafa Kemal”e de bakabilen kimi denemelerle karşılaşıyoruz. Kendisi ve algılanma bağlamları halen tartışmaya açılmış sayılmazsa da, akademik ve edebi karşı çıkışlar kısmen izlenebiliyor.
Eleştirelliği elden bırakmadan, yoğun istihza ile yazılmış bu yazılar, Roni Margulies'in iki koleksiyonundan oluşuyor: İlki, çoğu Taraf gazetesindeki “Solduyu” köşesinde yayımlanan yazıları; ikincisi, çoğu ilk defa bu kitapla gün ışığına çıkan siyah-beyaz tören, büst, heykel fotoğrafları. Atatürk büstü önünde fotoğraf çektirenler, “Atam sen kalk da ben yatam” törenlerinde şiir okuyan çocuklar, statlarda bedenleriyle Atatürk imzası oluşturanlar, Kemalist düsturları yazanlar… Margulies'e şunları düşündürenler: “Vay be! Çocuklara ne eziyet etmişler! Nazi törenlerine, Kuzey Kore'deki heykellere ne kadar benziyor!”
Resmi ideolojiyi eleştiren, Kemalizmin aşırılıklarını alaya alan bu yazılar, yıllarca sahaflardan, ahbaplardan ve gazete arşivlerinden toplanan siyah beyaz fotoğraflarla beraber bize “yeni” bir şey öneriyor. Törene, bayrağa, heykele ve ezberlere yeniden bakmayı… Bu, nereden bakarsak bakalım, cesur bir öneri.
“Kemalistlerin demokrasi anlayışı zaten şöyle bir şey değil mi: Yığınlar bilinçsiz ve karanlığa açıktır; bu nedenle kendileri için neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilmezler; kendi kendilerini yönetemezler. Bilinçli ve aydınlığa açık olan, silahlı ve üniformalı kişiler bilinçsiz yığınları yönetir. Bu yönetim şekline demokrasi denir. Zaten eski Yunanca'da “demos” kelimesi “Genelkurmay Başkanlığı” anlamına gelir, “kratos” ise Atina şehir devletinde hüküm sürmüş olan bir tür Özel Harp Dairesi'dir.”
- Roni Margulies