Kimi bilim adamları aşkı bağımlılık, kimisi de diğer bağımlılıklardan kaçarken yakalanılan yeni, değişik bir bağlılık olarak yorumluyorlar.Başlangıçta insanı mutlu eden, bazen anne ya da baba ile çocuk arasında, bazen de sevgililer arasında hastalık haline dönüşebilen, sonra insana kaybetme duygusunu yaşatan, endişenin ardından öfkeye dönüşen üç aşamalı, kontrol edilemez bir duygu karmaşası olmalıydı aşk: kaybetme korkusu, endişe, öfke...
Yağmur kendisini duvara dayamış, gözlerini kapamıştı. Bir saat önce barda çalan müziğin hala etkisi altındaydı. Kalabalıktı; üzerindeki bakışlardan sıkılmış, içtiği iki bardak votka limon onu bunaltmıştı. Sevgilisinin kollarında olmak, öpüşmek, okşanmak istiyordu. Burak, Kaya ve daha başkaları gözlerinin önündeki bir hayal perdesinden akıp geçiyordu. Resimler bulanıklaşıyor, seçilmez oluyordu. Sevgiliye ihtiyacı vardı. Ama hangi sevgiliye? Dayanılmaz bir sevişme duygusu kaplamıştı içini, beynini. Birinin onu aramasını istiyordu.
Yağmur, o akşamı bir türlü unutamadı, ta ki Kaya ile ikinci kez seviştikleri geceye kadar. Sonrasında bir daha anımsamak istemediği o yaz gününü, aşağılandığı, kötü davranıldığı, bütün genç kızlık hayallerinin bir anda kaybolduğu akşamı ve geceyi unutacaktı.
Elleriyle kumları avuçluyor, üzerindeki ağırlığın çıkardığı hayvani sesleri duymak istemiyordu. "Bırak gideyim, istemiyorum," diyordu. Aniden yalvarırcasına konuşmayı bıraktı ve çığlık attı.
Kimi bilim adamları aşkı bağımlılık, kimisi de diğer bağımlılıklardan kaçarken yakalanılan yeni, değişik bir bağlılık olarak yorumluyorlar.Başlangıçta insanı mutlu eden, bazen anne ya da baba ile çocuk arasında, bazen de sevgililer arasında hastalık haline dönüşebilen, sonra insana kaybetme duygusunu yaşatan, endişenin ardından öfkeye dönüşen üç aşamalı, kontrol edilemez bir duygu karmaşası olmalıydı aşk: kaybetme korkusu, endişe, öfke...
Yağmur kendisini duvara dayamış, gözlerini kapamıştı. Bir saat önce barda çalan müziğin hala etkisi altındaydı. Kalabalıktı; üzerindeki bakışlardan sıkılmış, içtiği iki bardak votka limon onu bunaltmıştı. Sevgilisinin kollarında olmak, öpüşmek, okşanmak istiyordu. Burak, Kaya ve daha başkaları gözlerinin önündeki bir hayal perdesinden akıp geçiyordu. Resimler bulanıklaşıyor, seçilmez oluyordu. Sevgiliye ihtiyacı vardı. Ama hangi sevgiliye? Dayanılmaz bir sevişme duygusu kaplamıştı içini, beynini. Birinin onu aramasını istiyordu.
Yağmur, o akşamı bir türlü unutamadı, ta ki Kaya ile ikinci kez seviştikleri geceye kadar. Sonrasında bir daha anımsamak istemediği o yaz gününü, aşağılandığı, kötü davranıldığı, bütün genç kızlık hayallerinin bir anda kaybolduğu akşamı ve geceyi unutacaktı.
Elleriyle kumları avuçluyor, üzerindeki ağırlığın çıkardığı hayvani sesleri duymak istemiyordu. "Bırak gideyim, istemiyorum," diyordu. Aniden yalvarırcasına konuşmayı bıraktı ve çığlık attı.