"Yalnız olabilmek için bir kişiye daha ihtiyacı var her insanın" İstanbul'un hazin göğünün altında ayrılığın ve aşkın melankolik intiharı…
“Seni Seviyorum. Çok,” dosyasındaki kesik ve titrek zamanların, eski yüzyılların, insanın tarihindeki akıl almaz aynılığın, değişmeyenhazin kıstırılmışlığını gördüğümde Bora'ya bu kitabın arka kapakyazısını yazmak istediğimi dair bir mektup kaleme aldım hemen. Üç ay sonra mektubu değil de kendisi geldi.
Oturup, Büyükada'da, akşamın kızıllığında rakı içtik.
O susuz içti gene. Fırtınayı dinledik. Karga sürülerini de.
“Peki, yaz” dedi ve gitti. Karım Ayşe Edipoğlu öldüğünde ki kendisi de çok iyi birromancıdır masasının çekmecelerinde notlarını bulup romanını kitaplaştırmış ve altı yaşında mor bir kamyonun çarparak öldürdüğü kızımızın adını verdiğim bir yayınevi kurmuştum. Hayır, elbette ki karımı ben öldürmedim. Öldüremeyecekkadar seviyordum onu. “Seni Seviyorum. Çok,” kitabı hakkında çok düşündüm. Öyküleridefalarca okuyup çözümledim. Hepsi birbirinden güzeldi. Bora'ya yine bir mektup yazdım. Üç ay sonra yeşil bir kaban buldum kapımınönünde. Sırt kısmında iğne iplikle işlenmiş bir cümle vardı.
“Yazma! Yazıp da kendini öldürme.”
"Yalnız olabilmek için bir kişiye daha ihtiyacı var her insanın" İstanbul'un hazin göğünün altında ayrılığın ve aşkın melankolik intiharı…
“Seni Seviyorum. Çok,” dosyasındaki kesik ve titrek zamanların, eski yüzyılların, insanın tarihindeki akıl almaz aynılığın, değişmeyenhazin kıstırılmışlığını gördüğümde Bora'ya bu kitabın arka kapakyazısını yazmak istediğimi dair bir mektup kaleme aldım hemen. Üç ay sonra mektubu değil de kendisi geldi.
Oturup, Büyükada'da, akşamın kızıllığında rakı içtik.
O susuz içti gene. Fırtınayı dinledik. Karga sürülerini de.
“Peki, yaz” dedi ve gitti. Karım Ayşe Edipoğlu öldüğünde ki kendisi de çok iyi birromancıdır masasının çekmecelerinde notlarını bulup romanını kitaplaştırmış ve altı yaşında mor bir kamyonun çarparak öldürdüğü kızımızın adını verdiğim bir yayınevi kurmuştum. Hayır, elbette ki karımı ben öldürmedim. Öldüremeyecekkadar seviyordum onu. “Seni Seviyorum. Çok,” kitabı hakkında çok düşündüm. Öyküleridefalarca okuyup çözümledim. Hepsi birbirinden güzeldi. Bora'ya yine bir mektup yazdım. Üç ay sonra yeşil bir kaban buldum kapımınönünde. Sırt kısmında iğne iplikle işlenmiş bir cümle vardı.
“Yazma! Yazıp da kendini öldürme.”