Bir fotoğraf karesine kaç cümle sığdırabilir ki insan? Ya da cümlelerde sıkıştırılmaya çalışılan duyguları ne denli anlatabilir ki kelimeler?
Dicle ‘nin kıyısındayız. Güneydoğunun nazlı gelini kıvrılırken yatağında, ellerim onları ölümsüzleştirmekle meşgul. Bu dakikalarda Dicle uzaktan bakıyor. Bugüne kadar birçok sevgiyi derinliklerinde barındırmanın gururu ile gülümsüyor bize. Çünkü, Dicle bugün bir sevgiye daha tanıklık ediyor. Bulutlar kıskanıyor Dicle' yi ve aradaki mesafeyi kaldırarak bir oluyor nazlı gelinle. Bulutlar da eşlik ediyor bu sevda seyrine.
Ellerim bu anı karelerken, yüreğimin daha önce deklanşöre hiç bu kadar minnettarlık duymadığını anımsıyorum. Parmaklarım titriyor. Yüreğim pilin bitmesinden kaygılı… Kulaklarım sadece Caner' in sesini duyuyor. “Camiye girersek kızarlar anne” diyor, titrek bir ses tonuyla. Annesine anlatmaya çalışırken derdini kelimeler adeta şaha kalkıyor onun dudaklarında. Annesinin gözlerinde ise sadece kadere olan saygı var. Elleri geçmişin izlerini terletiyor, dudaklarında ince bir tebessüm… “Evet anneciğim, kızarlar.” diyor oğluna dünyanın en şefkatli ses tonuyla. Duygular dize geliyor. Tarih kulaklarımıza fısıldarken serin serin, bir tarih daha yazılıyor. Tarihin inkar edemediği tek şey ise yine sahnede: Sevgi!
İşte o an, sevginin gücünün çoğalarak Dicle'nin sularına karıştığı anlardan biri.
Onların her anı böyle! Bu an sadece o anlardan biri.
Nilgün Eyigün Say
Bir fotoğraf karesine kaç cümle sığdırabilir ki insan? Ya da cümlelerde sıkıştırılmaya çalışılan duyguları ne denli anlatabilir ki kelimeler?
Dicle ‘nin kıyısındayız. Güneydoğunun nazlı gelini kıvrılırken yatağında, ellerim onları ölümsüzleştirmekle meşgul. Bu dakikalarda Dicle uzaktan bakıyor. Bugüne kadar birçok sevgiyi derinliklerinde barındırmanın gururu ile gülümsüyor bize. Çünkü, Dicle bugün bir sevgiye daha tanıklık ediyor. Bulutlar kıskanıyor Dicle' yi ve aradaki mesafeyi kaldırarak bir oluyor nazlı gelinle. Bulutlar da eşlik ediyor bu sevda seyrine.
Ellerim bu anı karelerken, yüreğimin daha önce deklanşöre hiç bu kadar minnettarlık duymadığını anımsıyorum. Parmaklarım titriyor. Yüreğim pilin bitmesinden kaygılı… Kulaklarım sadece Caner' in sesini duyuyor. “Camiye girersek kızarlar anne” diyor, titrek bir ses tonuyla. Annesine anlatmaya çalışırken derdini kelimeler adeta şaha kalkıyor onun dudaklarında. Annesinin gözlerinde ise sadece kadere olan saygı var. Elleri geçmişin izlerini terletiyor, dudaklarında ince bir tebessüm… “Evet anneciğim, kızarlar.” diyor oğluna dünyanın en şefkatli ses tonuyla. Duygular dize geliyor. Tarih kulaklarımıza fısıldarken serin serin, bir tarih daha yazılıyor. Tarihin inkar edemediği tek şey ise yine sahnede: Sevgi!
İşte o an, sevginin gücünün çoğalarak Dicle'nin sularına karıştığı anlardan biri.
Onların her anı böyle! Bu an sadece o anlardan biri.
Nilgün Eyigün Say