İnsanın yaradılışı gereği bilinmeyeni sevemez ve hayatı aylaklıkla geçirmeye çalışan kişi; evrenin mevcudiyetindeki o muhteşem içerikli tınlamaları, düzenin inceliğini anlayamaz ve anlamayan da değersizdir. Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür...
Ve yine insanın diğer mevcutlardan ne kadar bilgisi varsa, daha fazla ilgisi, sevgisi var demektir.
Yine insan, doğanın böğründe yetişen yemişlerin böğürtlenlerle aynı vakitle ve ortamda olgunlaştığını, geliştiğini idda ederse; üzümlere ve diğerlerine ilişkin bilgisi ve sevgisi yok demektir.
İnsanın yaradılışı gereği bilinmeyeni sevemez ve hayatı aylaklıkla geçirmeye çalışan kişi; evrenin mevcudiyetindeki o muhteşem içerikli tınlamaları, düzenin inceliğini anlayamaz ve anlamayan da değersizdir. Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür...
Ve yine insanın diğer mevcutlardan ne kadar bilgisi varsa, daha fazla ilgisi, sevgisi var demektir.
Yine insan, doğanın böğründe yetişen yemişlerin böğürtlenlerle aynı vakitle ve ortamda olgunlaştığını, geliştiğini idda ederse; üzümlere ve diğerlerine ilişkin bilgisi ve sevgisi yok demektir.