İngiliz ilkokulunun açılmasından bir süre sonra Nazan telefon etti bir gün:
Bak sana birşey anlatacağım...
Bu sabah metin (oğlu)
“Anne, ben oynamak istiyorum.“ dedi...
“Oyna oğlum, odanda bir sürü oyuncak var!“
“Ama benim oynamak istediğim oyuncak burada değil...“
“Peki, nerede?“
“Sana gösteririm. Haydi, beni ona götür!“
Birlikte çıktık... Çankaya'ya yürüdük. Cinnah Caddesi üzerinde, karşı tepede İngiliz Büyükelçiliği bahçesindeki senin yaptığın okulun göründüğü yere gelince, yoldan ayrıldı, çimenlerin içine koştu, senin okulu göstererek , “İşte benim oyuncağım!“ dedi...
Çocuklar okul yapılarını oyun, oyuncak gibi severlerse neler olur dersiniz?
İngiliz ilkokulunun açılmasından bir süre sonra Nazan telefon etti bir gün:
Bak sana birşey anlatacağım...
Bu sabah metin (oğlu)
“Anne, ben oynamak istiyorum.“ dedi...
“Oyna oğlum, odanda bir sürü oyuncak var!“
“Ama benim oynamak istediğim oyuncak burada değil...“
“Peki, nerede?“
“Sana gösteririm. Haydi, beni ona götür!“
Birlikte çıktık... Çankaya'ya yürüdük. Cinnah Caddesi üzerinde, karşı tepede İngiliz Büyükelçiliği bahçesindeki senin yaptığın okulun göründüğü yere gelince, yoldan ayrıldı, çimenlerin içine koştu, senin okulu göstererek , “İşte benim oyuncağım!“ dedi...
Çocuklar okul yapılarını oyun, oyuncak gibi severlerse neler olur dersiniz?